"Lût Peygamber, Hz. İbrahim döneminde yaşamış. Hz. Lut'un yaşadığı şehrin adı Eski Ahit'te Sodom olarak geçer. Tevrat'ta amcası Hz. İbrahim tarafından çobanlar arasında çıkan bir anlaşmazlığı çözmesi için Sodam'a gönderildiğini yazar. Kur'an'da ise onun Allah'ın elçisi olarak komşu illere gönderildiği söylenir, Lût Peygamber, kavmine Allah'ın emirlerine uymalarını tebliğ eder ve Tanrı'ya karşı gelmekten sakınmalarını ahlaksızlık ve günahtan uzaklaşmalarını bildirir. Azgın ve sapkın halk ise onunla alay eder ve peygamberliğini kabul etmez. İşlerine karışmaya devam ederse onu ve ailesini sürgün etmekle tehdit ederler. Hatta, ileri gidip 'Allah'ın azabını getir de görelim' diye küfre saparlar. Hz. Lût'un evine bir gece üç melek gelir. Kavminin yok edileceği haberini verirler. Sonunda korkunç bir felaketle helak edilirler. Kur'an'daki ayetlerde onları dayanılmaz bir sesin yakaladığı, yurtlarının üstünün altına çevrildiği ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırıldığı yazar."
Sayfa 317Kitabı okudu
"Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız- çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz. Kavminin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı." (A'raf Suresi, 80-82)
Reklam
Hiç kimsenin O'ndan kaçması veya gizlenmesi ya da O'nun iradesine meydan okuması mümkün değildir: "Ne göklerde ne de yerde Allah'ı aciz bırakacak bir güç vardır. O,bilendir, güçlüdür." Fatr/35 İsrailoğulları'na eziyet eden ve onları işkencenin en kötüsüyle cezalandıran azgın Firavun'u ve onunla birlikte olanlan kimm helâk edip suda boğdu? Lût kavminin kökünü kim kesti? Semûd'u kim helâk etti? Kabe'yi yıkmak isteyen fil sahiplerinin üzerine Ebabil kuşla- rını kim gönderdi? Allah'in azabı geldiğinde, Âd kavminin, var olduğunu iddia ettiği gücü bir fayda sağladı mı? "Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. " Fusillet/41 Şüphesiz Allah'ın emri ve dilemesi, insanlık bunu kabul etse de etmese de gerçekleşecektir: "(Melekler dediler ki:) Ey İbrahim! Bundan vazgeç. Çünkü Rabbinin (azap) emri gelmiştir. Onlara, geri çevrilmez bir azap mutlaka gelecektir!" Hûd/11
Sodom halkı Lût( a.s) i hemen yalanladı. Davetine uymadı. Bunun üzerine Lût (a.s) onlara yaptıkları ahlaksızlığın vehametini duyurdu: "... Kavmine:' Dünyada sizden önce hiç kimsenin yapmadığı bir hayasızlığı mı yapıyorsunuz?' dedi."( el- A'raf,80) " Kavminin cevabı:' Onları ( Lût ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın! Çünkü onlar,fazla temizlenen insanlarmış!' demelerinden başka bir şey olmadı."( el- A'raf.82) Temiz kalmak, namuslu ve iffetli yaşamak, böyle azgın ve ahlaksız bir kavme göre suçtu. Kendilerinin manevî gıdaları teressübât( pislik) olduğu için temiz insanlardan rahatsızlık duyuyorlardı.
Hz. Musa (a.s)'nın Hayatı
Musa (a.s)'nın babası, İmran'dır; Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir. Nesebi Yakub (a.s)'a ulaşır; ki, onun babası Hz. İshak (a.s), onun da babası Hz. İbrahim (a.s)'dır. Musa (a.s)'nın yanında gördüğümüz Harun (a.s) onun kardeşidir. Allahuteâla, Musa (a.s)'yı Firavun'a, imana davet için
_İnkarcılar kızgın fırına atılmış saman gibi yanacaklar. İnananlar ise ahırdan salınmış buzağılar gibi sevinçle sıçrayacak. _Davutoğlu Süleyman’ın özdeyişleri_ _Akılsızlarara, ahmaklıklarına uygun karşılık ver. Yoksa kendilerini bilge sanırlar. _Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek? _İyilerin peşinden gidin. Hırsızın katilin
Reklam
"turizm cennetine"
Asıl ürpertici olan ise böylesi bir ibret alanını tefekkür ve ders çıkararak izlemek yerine orayı bir "turizm cennetine" çevirmeye çalışan işgalcilerin tavrı. Filistinlilere ait olmasına rağmen etrafını çevirip oteller, gazinolar imar ediyorlar. Zaten yakın zamanda artık buraya Müslümanların alınmayacağı da belirgin. İyi de olur. Bize buranın ibretlik hikâyesi fazlasıyla yeter çünkü. Lut Peygamberin Allah'ın gazabına uğrayan kavminin hikâyesi malum. Emir ve yasaklara, sınır ve hudutlara uymayan insanoğlu; eşref-i mahlûkat sıfatını esfel-i safiline düşürüp sonrasında yerle bir olabiliyor. Gölün altında kalabiliyor. Ne acı bir son! Rabbim bizleri her türlü aşırlıktan korusun. Bu kıssaları bilerek oraya gitmek tuhaf bir duyguydu. Kötü bir fiilin cezasını tatmış kavmin âleme ibret alanı... Ama insanoğlu en çok da unutandı değil mi? Şimdi her şey unutulmuş ve görüntüde turizme kazandırılmaya çalışılan bir görsel tablo var. Biz yine de buranın kıssasını özetleyen ayet-i kerimeyi şuracığa iliştirelim: "Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayâsız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yak- laşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." ... Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkârların uğradıkları sona bir bak işte!" (Araf Suresi, 80-84).
Hazreti Muhammed aleyhisselam peygamber olduktan sonra da kavminin azgın kafirleri karşısında hep onu savundu ve korudu. Vefat ederken: “Eğer Kureyş kadınları, Ebû Talib ölümden korktuğu için Müslüman oldu demeyecek olsalardı, Muhammed’i tasdik ederdim” demiştir.
Ortamı mazeret edinenler ortama teslim olur. Ve, ortama rağmen kalb, vicdan ve fıtratlarının sesini dinleyenlere, ortam teslim olur. Bu gerçeğin manidar bir örneğini ise, Musa aleyhisselam kıssasında bulur insan. Musa aleyhisselamın bir yanda azgın Firavun ve kavminin küfrüne, öte yanda bezgin Benî İsrail’in düştüğü şirk haline karşı sergilediği ubudiyet ve risalet, herkesin mâlûmudur. İşin en çarpıcı yanı ise şudur: İşte bu Musa aleyhisselam, her türlü haricî etkiden uzak olarak gizli ve temiz bir laboratuvar ortamında değil; tam aksine, kendisini ilah bilen ve insanların da öyle bildiği Firavun’un sarayında yetişmiş durumdadır. Henüz bir bebek iken Nil’e bırakılan Musa, çocukluk yıllarını küfrün, inkârın ve de sefahetin tam da merkezinde yaşamıştır. Asiye’nin ısrarıyla Firavun’un evlat edindiği bir çocuk olarak, bir bakıma, ‘Firavun’un kucağında büyümüş’tür. Onun sözlerini duymuş, onun hayat tarzını görmüş, onun felsefesiyle yüzyüze olmuştur. Fakat, Firavun sarayında yetişen Musa, Firavun zihniyetiyle yetişen Musa olmamıştır. Kendini rab tanıyan birinin dizi dibinde büyümüş, ama Rabbini tanımıştır. Dahası rab’lik iddia eden Firavun’u da Rabbine çağırmıştır.
Hani Lut da kavmine şöyle demişti: “Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir hayâsız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz! Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir topluluksunuz” (ve azabı hak ediyorsunuz!..) Kavminin, her seferinde cevabı: “Onları memleketinizden çıkarın. Belli ki, bunlar kendilerini ahlâka, kanuna, sağlığa aykırı çirkin fiillerden uzak tutarak temizliğe riayet eden insanlar" demelerinden ibaretti. Bunun üzerine Biz, (Hz. Lut’un) karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı. (Çünkü o, fuhşiyatı yapanları hoş karşılardı.) Araf Suresi 81-83
Reklam
Lütfen üşenmeden okuyalım biz kendimizi düzeltmezsek helakımız elimizdendir
Bu makalemin konusu, üzerinde Kur’an bütünlüğünde dikkatle düşündüğümüzde, bizleri çok ciddi bir şekilde uyaran ve çok önemli dersler almamızı sağlayan İsra suresi 16. ayet olacak. Ayeti iki farklı tercümeden yazalım ki, ayetin nasıl farklı tercüme edilip, aslında ne anlatmak istediği kısmen nasıl gizlendiği, daha açık anlaşılabilsin. “BİZ BİR
72 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.