104 syf.
·
Not rated
Geç kalmış bir dönüşün hüzünlü hikayesi.
Aziyade'nin devamı.
Loti'nin Doğu tasviri çok kuvvetli ve etkileyici.
Ancak anlayamadığım şu ki; Bir yabancının kaleminden güzel bir doğu serüveni hikayesi dinliyorsunuz, buna rağmen Kitap baskısının kapağı bu hikayeden fersah fersah uzaklarda, alakasız ve soğuk. Yayınevi sanki kitabı okumadan bir tasarım yaptırmış.
Pierre Loti'nin günlüğü ve mektuplarından oluşan bu kitap akıcı bir dille yazılmış. Kitapta ilk başta Loti için gelip geçici, başka birini unutması için eğlence olarak gördüğü kadın Aziyede, daha sonrasında onun ölünceye dek kalbinde olan tek kişi olmuş. Bu aşkı en başından itibaren öyle güzel anlatmışlar ki kitabı okurken yer yer siz de aynı duyguları hissediyorsunuz. Onların mutluluklarına, bekleyişlerine, üzüntülerine, ayrılıklarına, kısacası beraber oldukları döneme okur da eşlik ediyor ve onlarla beraber yaşıyor. Bu da benim için kitaba odaklanmamda önemli bir rol oynadı.
Kitap aynı zamanda kaleme alındığı dönemin Osmanlı'sını da bize yansıtıyor. Mahalle yapısı insanların kıyafetleri, yaşayışları, dönemin önemli olayları biraz da olsa anlatılıyor.
İki aşığın ve onlara yardım eden Samuel ve Ahmet'in canını ortaya koyarak bu aşkı yaşatmaya çalışmaları okurda hayranlık hissi bırakıyor.
Fransız deniz subayı Julien Viaud, nam-ı diğer Pierre Loti, 1879 yılında yayımlanmış olan eseri Aziyade'de kendi yaşam öyküsü ile kurmacayı harmanlayarak bir İngiliz savaş gemisiyle Selanik limanına gelen roman kahramanı vasıtası ile kendini Osmanlı dünyasına adayışını resmeder.
Loti'nin, Aziyade isimli genç bir çerkez kızına tutulan gönlü, zaman içerisinde kendisini Doğu kültürüne giderek daha fazla çeken bir kuvvete dönüşür. Öte yandan Osmanlı'nın son dönemlerinde vuku bulan Osmanlı-Rus savaşının arefesinde yaşanan hadiseler, İstanbul semtlerinin o zamanlara ait tasvirleri ve kozmopolit yapısı yazarın gözünden bizlere nakledilir.
O yoğun siyasal atmosferin içinde sıradan insanıyla, elitiyle, Müslümanı, Hristiyanı ve Musevisiyle de adeta toplumun canlı bir portresi çizilmiş olur.
İyi ki okuduğim dediğim kitapların içine girmeyi başardı.
Konu olarak ingiliz savaş gemisiyle türkiyeye gelen Loti'nin burada türk birinin haremjnde olan çerkes kızıyla aşkını anlatıyor. Genel olarak imkansız bir aşk ve onun hikayesidir çünkü onlar asla tam anlamıyla birleşemeyeceklerdir.
Doğunun renkleri ve adetleri çok güzel yazılmıştı.
Doğu ile Batı Arasında Yaşayış Farkları (1877)
Konusu kısaca: “Bir İngiliz subayının 1877 yılında savaş gemileri yoluyla Selamik ve İstanbul‘a gelmesi, İstanbul’daki yaşam ile Batı yaşamını kıyaslaması, Aziyade isimli bir kadınla tanışması ve ona tutulması, Aziyade'yi tanıdıkça Doğu yaşayış tarzını daha yakından tanıması, Türklerle Rusların savaşında Türk tarafında savaşa katılması ve vefatı” denilebilir.
Roman’ın 94 ilâ 103. sayfaları arasını özellikle okumanızı öneririm. Bana çok ilginç geldi.
ytearastirmalari.com/DergiTamDetay.a...
185 syf.
8/10 puan verdi
Aziyade
Loti anlaşılan Şark kimliğini edebi uslup açısından da öyle içselleştirmiş ki romanın dilinde yabancılık hissetmiyorsunuz.
Kendize ait olmayan bir coğrafyanın, kendinize ait olmayan kültürünü usta bir dil ve betimleme ile aktarabilmek bir başarı olmalı ve Loti bunun üzerinden ustalıkla gelmiş.
Ayrıca dönemin tarihi ve toplumun sosyal yapısı ile ilgili ilginç satırlara rastlamak da mümkün.
