Dertli, acılı insanlar için akşamüstleri günün en zor yaşanan saatleridir. Onun için cezaevi, hastane gibi yerlerde, gurbette, sürgünlükte, akşamları yalnızlığımız daha da büyür, üzünçlerimiz daha da artar.
Sayfa 99 - Nesin YayıneviKitabı okuyor
Kendi başıma kalınca, hiçbir zaman salt yalnız olmuyorum ki … Çok yalnız kaldığım için, yalnızlığımı çoğaltıp, tek başımayken de kalabalık olmasını öğrendim.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Düşünmek, sevmek, gülmek... İşte hepsi bu... İnsan için gerisi yalan dolan...
Sayfa 12 - Nesin YayıneviKitabı okuyor
Söz verdiğimiz yerde buluştuk Söz verdiğimiz zamanda değil Ben yirmi yıl erken gelip bekledim Sen geldin yirmi yıl geç Ben seni beklemekten yaşlıyım Sense beklettiğin için genç
Bikez daha Hayır son kez anladım Yaşamak için yaratılmadım Yaşam boyu bu çabam boşuna Benim yazgım yaşamak değil yazmak Anladım yaşamak bana yasak
Ama düşünebildiğim için seni yaşıyorum Yaşayabildiğim için sevmiyorum Sevdiğim için yaşıyorum
Reklam
“Doktorlar anlamadı ama, ben hastayım. Hastalığımı biliyorum: Umutsuzluk, kırgınlık… Ruh çöküntüsü içinde gittikçe kendimden ayrılıp başka bir insan oluyorum. Bu umutsuzluk, ne yapmam gerekli olduğunu bilmememden geliyor. Ne başkaları için yaşıyabiliyorum, ne kendim için… Başkaları için yaşıyabilsem, kendim için de yaşamış olacağımı, kullanacağımı biliyorum, ama nasıl?..”
Bir insan pekçok türlü ölür: Hukuki olarak ölür. Siyasi olarak ölür. Fizik olarak ölür. Psikolojik olarak ölür. İnsanın tam olarak yaşayabilmesi için, bunların hepsinin birden yaşaması gerekir.
Sonunda babam Nihat Bey'i mahkemeye vermiyor, kazanıyor, davayı. Nihat Bey, borç senedine göre kırk sekiz altın borçludur babama. Ama mahkeme Nihat Bey'in kırk sekiz kağıt lira ödemesine karar vermiştir. Babam bitürlü anlamıyor bunu... - Ama ben ona, kırk sekiz yane altın lira vermiştim... diyor. Ona diyorlar ki: - Sen o altınları eski idare zamanında vermişsin, saltanat zamanında. Şimdi cumhuriyet kuruldu. Altın liraların yerini, kağıt liralar aldı. Alacağın olan kırk sekiz altının yerine sana kırk sekiz kağıt lira verecek... - Ama ben o kırk sekiz kağıt lirayla, dört tane bile altın alamam ki... Ben ona altın vermiştim. İşte senette de altın olarak yazılı... - Değişti, değişti... Rejim değişti. O zaman altın lira vardı, şimdi yok. Şimdi altın liraların yerini kağıt liralar aldı... Şimdi Cumhuriyet, inkılap oldu... Babam hiçbir zaman bu değişikliği anlayamayacak. Anlayamadığı için de Cumhuriyete, Mustafa Kemal'e hele "İnkılap" kelimesine düşman olacak. Sultan Abdülhamit Efendimiz'e dualar edip her adını andıkça "Nur içinde yatsın!", "mekanı cennet olsun!" diyecek.
Köylü deyip geçmemeli, o ne çarıklı erkânıharptir! Bişey sorar, adamı zınk diye oturtur, partinin o bölgedeki itibarı iki paralık olur. Bunun için, dolaşılacak yerlerde halkın sorabileceği bütün sorular hesaplanarak, ona göre bir iktisat doktoru, bir hukuk profesörü, bir maliye mütehassısı, bir yüksek ziraat mühendisi, bir de ihtisasını Amerikada yapmış doktordan beş kişilik gezi heyeti kuruldu. Artık halk ne sorarsa sorsun, bu beş aydın kişi en zor soruları bile parti tüzüğüne göre cevaplandırabilirdi.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.