Bilir misiniz...?
Bizim harabeye dönmüş kentlerimizde,
balıkçı ağlarında yaşanan can pazarı misali,
her gün can pazarları yaşanır,
ölüm koroları hiç susmaz.
Kese kağıdı değildir patlayan,
metal kuşlardan bombalar yağar,
göğümüzde serçeler uçmaz.
Misketime benzeyen demir leblebiler gezinir içimizde,
kan göllerimizde nilüferler açmaz.
Biz her şeyimizden vazgeçeriz de
ölüm bizden hiç geçmez.
.
Her şey eksilir de,
bir tek ölüm eksilmez evimizden.
Tam vardiya çalışır azrail,
tüm sevdiklerimizi, birer birer alır elimizden.
.
-Bazıları cesetler üzerinde tepişerek refaha ulaşabileceğini sanıyor.-
YouTube kitap kanalımda Büşra Yılmaz'ı ve Ölüme Fısıldayan Adam kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/mw9srhkgYL8
Ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken kitaplar serisine "tabii ki de para vermedim yayınevi"nden devam ettiğim bu kitap beni yine aşırı paranormal başkası adına utanma
Tarihin en suçlu bilinmeyeninden, daha çok ölümleriyle bilinene...
Ben, erkek. Bir çocuktum zamanında, öyle de kalmam gerekirdi. Sonraları artık büyümem gerektiği anlatıldı.
Masumluğumu kaybettiğim nokta işte tam da o kırılma noktasıydı.
Anlatılması gereken hikaye ise benim değil, unutulanlara ve anlatılmayanlara ait olan yarım kalmış
Tarihin en suçlu bilinmeyeninden, daha çok ölümleriyle bilinene...
Ben, erkek. Bir çocuktum zamanında, öyle de kalmam gerekirdi. Sonraları artık büyümem gerektiği anlatıldı.
Masumluğumu kaybettiğim nokta işte tam da o kırılma noktasıydı.
Anlatılması gereken hikaye ise benim değil, unutulanlara ve anlatılmayanlara ait olan yarım kalmış
İki arkadaş vardı. Birisi uzun boylu ,temiz yüzlü, zayıf, arkasından kamburu çıkmış. Diğeri balık gözlü, kısa boylu, sarı kırçıl saçlı. Balık gözlü olan huzursuz, öfkeli, yalnız, kendi tabiriyle lüzumsuz bir adamdı. Şehrin sokaklarını yürüyerek gezerdi, sabahtan akşama kadar. Arardı, yaşamın anlamını arardı. Hayatı boyunca bulamayacağı huzuru
Kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden
Kurşunlar yağdırır can alır düşünmeden
Elbet senin de bir sonun olacak eminim
Göreceğiz inşâALLAH Azrail'e can vermeden!
Yıkılasın israil! Enkazını göreyim
Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim!
"Merhaba benim kalbimi görebilen can dostum Nazile Serna ;
Sen beni yokluğunun bitimsiz kederine terk edip gideli, yıllar geçmiş. Peki ben neden, daha iki gün önce Antikacılar Çarşısı'ndaki çay evimizde buluşup, şen kahkahalarımızla söyleşmişiz gibi hissediyorum ? Neden yüzünün her tatlı kıvrımı gözlerimin önünde, sesin hala
“Allah yaratırken bana sormadığı hâlde neden beni sorumlu tutuyor?”
‘Diyanet Kitaplık’ diye bir kütüphane var, bilmem duydunuz mu. Diyanet Bakanlığı tarafından geliştirilmiş telefonlarımıza indirebileceğimiz bir mobil kütüphane. Çokta zengin bir içeriğe sahip olmasada ihtiyacınızı bulabilirsiniz. İşte bende bu kitabı bu uygulamadan okudum.
Üzgünüm...
Ne biliyorum ne de bilmediğimi biliyorum.
Her zerrem işgal edilmiş gibi,
Çekildikçe çekiliyorum.
Üzgünüm bile bile intihara gidiyorum.
Neredeyim nasılım bilmiyorum.
Yâr dan uzaklaşırım, göremiyorum.
Siz hiç ölümle oyun oynadınız mı? Ben oynamadım.Eğer bu incelemeyi okuyorsanız, siz de oynamamışsınız demektir.Çünkü ölüm, oynadığı hiçbir oyunu kaybetmez.
İhsan Oktay Anar'ın hayal alemine bu kez Azrail ile yolculuk ediyoruz.Kitabımızın ana karakteri Ölüm.Yani Azrail.
Hikâyemiz, Ölüm'ün Cezzar Dede'nin canını almaya gelmesiyle başlar. Vadesi