Mashing the Pleasure Button
In humans, rats, and other mammals, the reward circuits is much more complex, as it is interwoven with brain centers involved in decision-making, planning, emotion, and memory storage. When we find an experience pleasurable, it sets in motion several processes with different time courses: (a) We like the experience (the immediate sensation of pleasure); (b) we associate both external seonsory cues (sights, sounds, odors, etc.) and internal cues (our own thoughts and feelings at the time) with the experience, and these associations allow us to predict how we should behave to repeat it; and (c) we assign a value to the pleasurable experience (from a little to a lot), so that in the future we can choose among several pleasurable experiences and determine how much effort we are willing to expend and risk we are willing to take in order to get them.
Örneğin, hazcı yaklaşımın savunucularına göre hoş, haz veren şeyler iyidir. Moore, bu kanıtlamaların bir geçerliliği olsa dahi bize, “iyi”nin tanımını vermediklerini öne sürer. Bir özellik olarak “iyi”, Moore’a göre tanımlanamaz. Sadece ne olduğu gösterilebilir ve bu gösterme üzerinden kavranılabilir. “A iyidir eğer B özelliğine sahipse” biçimindeki ifadeler, B özelliğinin neden iyi kabul edildiğini açıklayamadığı için sadece “iyi”nin tanımlanmasını ertelemiş olur.
Sayfa 53 - iyinin tanımlanamaz oluşu üzerine mooreKitabı okudu
Reklam
Oysa bu gece, hayatında ilk defa kaderin gidişatını sonsuza dek değiştirebilecek bir görevi başarmış gibi hissediyordu kendini. Kelimenin tam anlamıyla birisinin hayatını, daha iyi bir istikamete yönlendirmişti. Gencecik bir kızın çaresizliğin o derin, karanlık ve sefil çukurundan çıkarılmasına yardım etmiş, aynı zamanda kendi ruhuna da yeni bir kapı açmıştı.
And there is no doubt that the road to hell, personally and socially, is paved not so much with good intentions as with the adoption of attitudes and undertaking of actions that inescapably disturb your conscience. Do not do what you hate.
Sayfa 72 - RULE V: Do not do what you hate.Kitabı okudu
B. Moore
İnsanlar, bir değer sistemini muhafaza edebilmek ve aktarabilmek için dayak yemekte, zorbalık görmekte, hapse atılmakta, toplama kampla­rına gönderilmekte, tadı sözlerle kandırılmakta, rüşvet yediril­mekte, kahraman yapılmakta, gazete okumaya teşvik edilmek­te, bir duvarın önüne dikilip kurşuna dizilmekte ve hatta bazen sosyoloji öğretilmektedir (...) Bu denetim yöntemlerinin bedeli en azından, bir devriminki kadar zalim, belki de çok daha ağır ola gelmiştir (...) Baskılananların eski efendilerine karşı güç kullanımı neredeyse evrensel bir lanetlemenin nesnesidir. Bu sırada, “normal” toplumun gündelik baskısı, birçok tarih kitabının arka planında karartılmış bir şekilde gezinip durur
"Eğer A, B'ye aşık ve B'nin de kendisini sevdiğine inanıyor ise; ama B aslında C'yi seviyor ise durumun, A'nın düşüncesinin doğru olması koşulunda beklenebilecek kadar iç açıcı olmadığı muhakkak; fakat durum, A'nın hatasını farketmesi koşulunda olabileceğinden daha mı iyi, yoksa daha mı kötüdür? "Veya :" Eğer A, B'ye özellikleri ile ilgili bazı yanlış anlamalar dan dolayı Aşık ise bu, A'nın hiç aşık olmaması durumundan daha mı iyi, yoksa daha mı kötüdür? "Bu sorular nasıl yanıtlanmalıydı? Tabii ki, Moore'un buyruklarını harfiyen yerine getirerek. İyinin doğal olmayan niteliğinin daha yüksek ya da daha alçak derecede varlığının yada yokluğunun ayrımına varır mısınız, varmaz mısınız? Eğer ki gözlemciden birisi varıyor, diğeri varmıyor ise bunu nasıl açıklayabiliriz? Böylesi bir durumda verilebilecek yanıt, Keynes'e göre ya farkında olmaksızın ikisi de ayrı konularda yoğunlaşıyordur ya da birinin algılaması diğerinden daha üstündür.
Reklam
277 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.