Evlenmek üzereyken nişanlısından ayrılan Dolly ailesi ile birlikte çiftlikte yaşar ancak kardeşlerinin hepsi evli olup bir düzenleri varken Dolly artık kendisini o eve ait hissetmemeye başlar. Dolly kendisine gelen Çin mahallesinde ki yetiştirme yurdunda dikiş nakış öğretmek için San Francisco' ya gelmesi teklifinde bulunurlar ve bu teklifi geri çevirmez bu sayede kısa süreli olarak düşündüğü ama hayatını komple değiştirecek olan yolculuğuna başar..
•
Mei Lien ise daha iyi mutlu bir hayat için bir yandan da artık annesini rahat ettirmek adına evine gelen insanların istediklerini kabul eder ve Çin’den San Francisco’ya hiç görmediği tanımadığı biriyle evlenmeye gider. Tabi bu yolculuk tamamen bir düzmecedir. Gelen insanların tek niyeti sahte evraklarla ve evlendirmek hayaliyle rahat ettirme hayaliyle kadınları gençleri küçük yaştaki çocukları afyona alıştırıp çetelerin ellerine bırakıp istismar edilmesine fuhuş batağına sürüklenmelerine izin vermektedir tek amaçları paradır.. Mei Lien de bunlardan bir tanesidir..
•
Peki Dolly ile Mei Lien’in yolları nerede karşılaşıyor. Çok beğendim tavsiye ederim
Şimdilik alfabedeki bazı harfleri hatırlıyor ve seslerini çıkarabiliyorum. Fakat "b" ve "d" harflerini ve "f" ve "v" seslerini karıştırmaya devam ediyorum.
Sayfa 6 - TÜBİTAK Popüler Bilim KitaplarıKitabı okudu
Toplumbilimciler ara§tırmalarında, e§itsizliğin i§çi sınıfı ve diğer bağımlı gruplar tarafından kabullenildiğini pek sık, pek kolay söylerler. A§ağı sınıflar ve bağımlı tabakalar, Marksist toplumbiliminde ekseriyetle kapitalist bireycilik ve tüketim ideolojisi tarafından aldatılmı§ ve ku§atılmı§ olarak resmedilirler. Oysa i§çi sınıfının e§itsizlik temeline dayanan sömürüye kar§ı çıktığını gösteren yığınla tarihsel kanıt vardır. Sunduğum örnekler sayıca sınırlı, ama toplumsal isyanlarda adalet dü§üncesinin önemini göstermeye yetiyor. Kar§ılıklılık toplumsal ili§kilerin temeli olduğundan, adalet duygusu bütün toplumsal etkile§imlerin temelinde vardır.
İnsanın çilelerine ili§kin -haklı bir üne sahip- değerlendirmesinde B. Moore, herkesin payla§acağı bir duygu bulmakla uğra§ır ve §unları söyler:
Evrensel insani duyguların, adaletsizlik duygusu denebilecek genel bir taşıyıcısı olduğunu gösteren sağlam kanıtlar var. Haklarında bir şeyler okuduğum bütün okuma yazma bilmez halklar, onları hem incitip hem de topluluklarının ahlaki ilkelerini çiğneyenlere karşı bir tür infial duygusuyla tepki gösterme yetisine sahiptirler. Çoğu zaman okuma yazma bilmezlerden daha barbar olan uygarlarsa, bu tepkiyi nitelikçe farklılaştığı bir düzeye aktarabilirler.
Öte yandan bu ikincilerin düpedüz benzer tepkileri de vardır. Sıradan komünist de sıradan Batılı da, polis şiddetinin kurbanı olmak ya da gece vakti merdivenlerde -hapishane veya toplama kampı anlamına gelen- postal sesini işitmek istemez.
"İyi geceler, Donaldina. Yarın yeni bir gün. Güneş bu gece yaşadığımız karanlığın üzerine doğacaktır. Sahip olduğumuz nimetler için her zaman sükretmeliyiz.Bu gece, bir kadın daha özgür artık."
Çamurda Açan Nilüferler bizleri 1800'lü yıllara götürüyor, bu sefer şaşalı balolar ufak dram ardından kavuşulan sonsuz aşklar yok. Daha çok gerçeği yansıtan olaylar, yüreğe dokunan dramlar, ağlatacak hikayelere ev sahipliği yapıyor. O yılların acımasız yüzünü gösteriyor kısaca. Mesela Çinli kızların ve genç kadınların fuhuştan, kölelikten ve
Evlendirilme vaadi ile 1800'lü yıllarda Çin'den Amerika'ya getirilen Çinli kadınların hikayesi ve o yıllarda kadınlara yardım etmek için kurulmuş bir yurt ve yurtta yaşanan gerçek olaylar. Yazarın, kadınlar ne yaşarsa yaşasın o zor durumdan güzel bir şekilde çıkabileceğini ve umudun hiçbir zaman yitirilmemesi gerektiğini anlatan gerçek olaylardan uyarlanmış bir roman