Spoiler içerir:).
İstanbul Diyarbakır arası yaşanan her adımında Piraye’nin kendini sorguladığı bir aşk hikayesi. Normalde çok aşk romanı okumayı seven biri değilim. Eşimin tercihi ile kitaba başladım ve bir solukta bitirdim. Bitirmemin sebeplerinden biri Canan TAN gerçekten sade, içten ve hikayenin kahramanı sizmişsiniz gibi bir dille yazmış kitabı. Bu yüzden bir solukta okunuyor. Kurgu, mekanların anlatımı hepsi o kadar bütündü ki hep bir sonraki süreci merak ettim. Ama sonunda gerçekten böyle mi bitmeliydi dedim. Haşim’in ailesine hayır diyememesinden dolayı Piraye’ye yaşatmış olduklarının sonucunda vicdan azabı mı yaşamalıydı. Bana göre Piraye gitmekte geç bile kalmıştı. Evet almaya çalıştığı intikam için seçtiği yol doğru değildi. Ama yaşadıklarına karşı duyduğu aşağılanmışlık hissi ile anca bir erkek çocuk verirsem kendimi aklarım düşüncesi ile verilmiş bir karardı kitabın bendeki hissettirdiklerine göre. Töre uğruna bir çok kadın aşağılanırken sonunda Piraye vicdan azabı duymamalıydı bence. Sanki yaptığı yanlışmış izlenimi verilmemeliydi.