Mitokondrilerin kendi DNA'ları vardır ve diğer DNA'larınızın aksine, neredeyse tüm hücrelerinizdeki mitokondri (bazı istisnalar dışında) yalnızca annenizden gelir. Bu da annenizin mitokondri DNA'sını paylaştığınızı gösterir; anneniz de kendi annesiyle, o da onun annesiyle aynı mitokondri DNA'sını paylaşır; ancak baba tarafından birininkini neredeyse asla paylaşmazsınız. Durum böyleyken, baba tarafınızdan çok, anne tarafınızdan büyüklerinizle biyolojik bağlantı içindesinizdir. Merak ettiyseniz, tüm bu ekstra anneanne ilgisinin sebebi, bu şekilde açıklanabilir.
Tuhaf Bir Kadın da Leyla Erbil ve arkadaşını, yazar kahvesi abazalarına karşı savunusunun anlatılışıyla yüreğimin üst sıralarımdaki yerini muhkemleştirmiştir. 2018 sonrası da dar, yaşamın umrunda olmasa da küskün, dönüşünü muntazam sürdüren dünyaya kırgın zamanlar (hatta artık zamana kırılmaya başladım galiba) yaşadım da; sevinci bulmak için tekrar (2020 başında sevinci bulmuşken okuduğum
Kayıp Aranıyor müstesna) okumadım Sait Faik’i. Onun gibisini de bulamadım zaten. Serseriliğin piri şâd etmek için ruhunu, yazmasam da okuyarak, mirasını sahipleniyorum. (Saati yine ebesinin örekesi yaptım, çok şükür)
Daha önceden de Sait Faik öyküleri okumuştum, ama kendimi ‘tutkulu okur’ olarak görmeye başladığım son altı yıl içerisinde, Sait Faik ile tanışmam 2-3 yıl öncesine rastlıyor. Tiyatro delisi bir sevgilim vardı ve hala Ankara Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen “Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye” oyununa bilet almış ama yoğunluğundan dolayı gidemeyip
Tuhaf Bir Kadın da Leyla Erbil ve arkadaşını, yazar kahvesi abazalarına karşı savunusunun anlatılışıyla yüreğimin üst sıralarımdaki yerini muhkemleştirmiştir. 2018 sonrası da dar, yaşamın umrunda olmasa da küskün, dönüşünü muntazam sürdüren dünyaya kırgın zamanlar (hatta artık zamana kırılmaya başladım galiba) yaşadım da; sevinci bulmak için tekrar (2020 başında sevinci bulmuşken okuduğum
Kayıp Aranıyor müstesna) okumadım Sait Faik’i. Onun gibisini de bulamadım zaten. Serseriliğin piri şâd etmek için ruhunu, yazmasam da okuyarak, mirasını sahipleniyorum.
Daha önceden de Sait Faik öyküleri okumuştum, ama kendimi ‘tutkulu okur’ olarak görmeye başladığım son altı yıl içerisinde, Sait Faik ile tanışmam 2-3 yıl öncesine rastlıyor. Tiyatro delisi bir sevgilim vardı ve hala Ankara Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen “Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye” oyununa bilet almış ama yoğunluğundan dolayı gidemeyip
Yüreğimiz bir gömüdür, birden boşalttık mı, battık demektir. Bir insanın beş parasız olmasını bağışlayamadığımız gibi, bir duygunun olduğu gibi ortaya dökülmesini de bağışlamayız.