“Yaraların hissedilmesi için tanımlanmaya ihtiyaçları yoktur” der Amin Maalouf. Yaralarımız, varoluşumuzun kanıtı gibidir. Yara nerede açıldıysa bütün benliğimiz yüzünü o yana çevirir. Çünkü sancının konuştuğu yerde başka hiçbir sesi duyamazsınız…
İşte
«Hayatta muvaffak olmak için ne lâzımdır? Sihat mi? Hayır. Para mı? Hayır. Zekâ mı? Hayır. Yüksek bir bilgi mi? Hayır.
Ve ilave ediyor:
Hayatta muvaffak olmak için, her bakımdan beslenmiş, büyütülmüş bir irade kuvveti lâzımdır. Bu irade kuvvetine biz fizikteki tabiriyle <enerji> diyoruz. Ruh enerjisi. Sihhati de, refahı da, kültürü de o yaratır. Alelâde bir baba öğüdü. Fakat her zaman doğru:
Uğraş, didin, düşün, ara, bul, atil, bağır : Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır.
Bir babamın öğüdü, "Çok çalış ki iyi bir şirkette iş bulabilesin," iken, öbürünün tavsiyesi, "Sıkı çalış da satın alacak iyi bir şirket bulabilesin," olurdu.
Bir babamın öğüdü, '' Çok çalış ki iyi bir şirkette iş bulabilesin ," iken öbürünün tavsiyesi, "Sıkı çalış da satın alacak iyi bir şirket bulabilesin," olurdu.
Günümüzde çokça karşılaştığımız iki kavram .Tahsilli olmamak ile cahil olmak .
Tahsilli isen büyük adamsın senden alası yoktur.tahsilli değil isen senden cahili yoktur gibi bir bakış açısı vardır .ve bu durum çok rahatsız edici!
Zira cahillik tahsille ilişkili değildir o bir ahlaki sorundur ."tahsil etmemekle cehalet aynı şey değildir
"... Sana baba öğüdü: Akıl veren çok olur ama, tekerlendin mi elinden tutan bulunmaz. Kurnazlığın bir ucunda yalan var. Yalan dersen erliğe uymaz! Kancık işi..."
Baba Mirası
Hayat tecrübesiyle dolu bir adam çocuklarına şu öğüdü veriyordu:
"Canım yavrularım! İş öğrenin, mala ve dünyaya güvenmeyin. Makam ve itibarınız şehrin kapısına kadardır. Altın ve gümüş ise her zaman tehlikededir. Ya hırsız alıp götürür, ya sahibi yer bitirir. Fakat iş bilmek, suyu kesilmeyen bir çeşme gibidir.
"Marifetli kimse, devlet hizmetinden kovulsa bile kederlenmez, çünkü iş başarmak da bir devlettir. O insan nereye gitse şeref bulur, itibar görür. Halbuki beceriksiz adam, ne yapsa dilenmek zorunda kalır, daima sıkıntı çekmeye mahkumdur.
"İtibar görenin, gözden düşüp emir altına girmesi, naza alışanın sıkıntıya katlanması zordur."
* * *
Bir vakit Şam’da bir isyan çıkmıştı. Öyle oldu ki, herkes bir tarafa kaçtı. Becerikli köy çocukları şehre gelip sultana vezir oldular. Babasının makam ve servetine güvenen iş bilmez vezir çocukları ise, şuna buna el açıp dilenmek zorunda kaldılar.
* * *
Baba mirası istiyorsan, onun ilmini öğrenmeye çalış! Bıraktığı serveti on günde yiyip bitirebilirsin.
* * *
Kara toprak gibi,
Gökte yıldızlar gibi,
Annemin sıcak kucağı gibi,
Arkadaş, dost, baba öğüdü gibi,
İhtiyacım var sana,
Ne olur anla beni...
(İrem Yağcı - Ne Olur Anla Beni)
youtu.be/WT6sL1M1qZQ
DİN EĞİTİMİ hakkında belki de ilk söylenecek şey, bu kavramın değişik çevrelerce değişik anlamlarda kullanıldığıdır. Bazıları, din eğitimi denince sadece okullarda ya da Kur’ân kurslarında verilen din eğitimini anlıyor. Böyle anlayınca da, çocuğa din eğitimi on beş yaşından sonra verilsin gibi kendince önerilerde bulunabiliyor. Fakat ideal din
Bir babamın öğüdü, "Çok çalış ki iyi bir şirkette iş bulabilesin," iken, öbürünün tavsiyesi, "Sıkı çalış da satın alacak iyi bir şirket bulabilesin," olurdu.
Babalarımdan biri, "Zengin değilim çünkü sizler varsınız," derdi. Öteki, "Zengin olmam gerek çünkü sizler varsınız," derdi.
Biri yemek masasında para ve iş hakkında konuşmayı özendirirdi. Diğeri yemek sırasında paradan söz açılmasını yasaklamıştı.
Biri, "Para söz konusu olduğunda, risk alma," diye öğütlerdi. Öteki, "Risk yönetimini öğren," derdi.
Biri, evimizin en büyük yatırım ve en değerli varlığımız olduğuna inanırdı. Öbür babam, "Evim yükümlülüğümdür; eğer insan evini en büyük yatırım diye görürse, başı dertte demektir," diye savunurdu.
Her iki babam da faturalarını zamanında öderdi, ancak biri ödemeyi daha ilk gününde yapar, öbürü son günü beklerdi.
Efendimiz kızı Rukiyye'ye şöyle bir baba öğüdü vermekten geri durmamıştır. "Canım kızım! Osman'a çok saygı göster. Çünkü ashabım arasında ahlakı bana en çok benzeyen odur."