Bak kimisi hamaldır sırtında koca bir çuval oradan buraya taşıyor,
Bak kimisi simitçi ekmek teknesini başında gezdiriyor,
Başında ağır bir yük taşıyor o yükü taşıyor ki çocuklarının başı eğilmesin.
Bak kimilerinin babasının üzerinde kıyak bir takım çocukları da yer gezer içer
Bilmem şu şu kimin çocukları
Bak kimi çocuklar elleri kalem yerine mendil tutuyor, oyun için koşuşturmak yerine mendil satacak insana koşuyor
Bak kimi çocuklar kreşlerde son çağdaş hizmetlerde okuyor
Bak kimi çocuğun giyecek bir paltaso bile yok,
Ayakları üryandır.
Bak kimi çocuklarda çeşit çeşit paltolar.
Bak kimileri arabasıyla işine gelip gidiyor
Bak kimileri sokakta elleri çıplak sokakları süpürüyor
Bak kimileri manav tezgahından dolu dolu meyve sepbze alıyor
Bak kimileri de sadece bakıyor
Bak kimileri evlerde sıcak petekli, kaloriferli evlerde ısınıyor
Bak kimileri metruk binalarda, parklar da, sokaklarda buldukları üç beş parça odun ile.
Torun sevecek iken salanan sandalyesinde bak bizim dedeler gençlerin ayakkabılarını cilalatıyor
Kimi evlerde kadınlar ve de erkekler anlaşmışlar kadın namusunu saatlik satmaya erkekte cüzdanıyla alır kadını
Kimi evlerde namus hanenin kalıcı misafiridir
Bak kimi evlerde babalar evlatlarının başını okşamakta ve de sevmekle meşgul olmakta
Bak kimi evlerde evlatlarının ırzına geçenler var
Yurdum iki yarım paydaya, ya da parça parça parselere ayrılmıştır her bir parselinde başka bir duygu kavramı. İşte yurdumdan manzaralar. Ben yurdumda ikisini de gördüm siz de görün artık.
(Boran Deniz)