BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Antik Roma yaşamının merkezî bir parçası, oyunlardı. Bunlar seçkinler tarafından halkın beğenisini körüklemek için yapılan muhteşem etkinliklerdi. Oyunlar esas olarak MÖ 242'de, bir cenaze töreni olarak iki oğulun babalarının ölümü üzerine kölelerini birbirleriyle kavga ettirmesiyle ortaya çıktı... Gladyatörler ve vahşi hayvanlar arasındaki ilk savaş MÖ 189'da yapıldığında aslanlar rakip olarak seçildi.
Sayfa 101 - Orenda KitapKitabı okudu
Reklam
II. Bayezid'in şehzadeleri bir bir hayata gözlerini yummuş, geriye Korkud, Ahmed ve Selim kalmıştır. Babaları henüz hayattayken mücadeleye başlayan şehzadeler, babalarının ölümü üzerine ölümcül bir savaşa girişmişlerdir. Yavuz Sultan Selim tahta çıkar çıkmaz, saltanatını güçlendirmek adına hükümranlığına tehdit oluşturacak hanedan üyelerini ortadan kaldırmaya başlamıştır. Sultan Selim ilk olarak yeğenlerinden başlamıştır. 1512 yılında katledilen yeğen şehzadeler; Şehinşah'ın oğlu Mehmed, Mahmud'un oğulları Musa, Orhan, Emir ve Alemşah'ın oğlu Osman'dır
Sayfa 126 - SELENGE YAYINLARIKitabı okudu
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Müşrikler istedikleri sayıda kadınla evleniyor, bunların hiçbirini kendisiyle eşit tutmuyor, bazen iki kız kardeşi birden alabiliyordu. Evlilikte en belirleyici etken kadınların ya güzellikleri yahut zenginlikleriydi. Sırf bu yüzden babalarının ölümü üzerine dul kalan analıklarını veya evlendikleri dul kadınların yetim evlatlıklarını da nikâhlamakta beis görmüyorlardı.
Sayfa 375Kitabı okudu
Reklam
…Tüm bunlar yaşanırken Dracula ve küçük kardeşi Radu, siyasi esirler olarak Edirne’de Türklerin elindedir, fakat babalarının ölümü üzerine serbest bırakılırlar. Radu ülkesine en büyük ihaneti yaparak Türklerin tarafına geçer. Bu son ihanetle birlikte toplam üç ihanet Dracula’ nın ailesini yok eder.
AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU Türk milliyetçiliğinin adı olan Türkçülük fikrinin öncü ve tanınmış isimlerinden Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun devlet adamı, fikir adamı ve sanatkâr olarak milletimize hizmetleri büyüktür. Vefatının üzerinden yıllar geçmesine rağmen eserlerinin yeni baskıları yapılmakta ve genç nesiller tarafından takip edilmektedir. Onun
Kuyucaklı Yusuf'un konusu İkinci Meşrutiyet'in ilanından önce başlar ve Birinci Dünya Savaş'ının ilanından sonra biter. İlle bir tarih söylemek gerekirse, 1903 1915 yılları öne sürülebilir. Nitekim, romana şu satırlarla girilir: "1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir günde... " Sonra, kitabın değişik sayfalarında
Poligamist İskitler
İskitler'de kadının durumuna gelince; İskitler, poligamist (çok kadınla evli) idiler. Oğullar, çoğu kez babalarının karılarını miras olarak devralıyorlardı. Buna rağmen herhalde, bu kadınlardan biri, öteki dünyada kocasına eşlik etsin diye, genellikle kocasınin ölümü üzerine, ölmek zorunda idi. İskit gömülerinde gözlemlenmiş olanın aksine, Pazırık'ta kocalarıyla birlikte ölmek zorunda kalmış olan kadınlar, sıklıkla kocalarının tabutlarını paylaşmışlardı. Bu, oradaki erkeklerin tek kadınla evli olduklarının veya kadının, bir odalık ya da bir cariye olmaktan ziyade, bir zevce olduğunun işareti olarak kabul edilebilir.
Sayfa 63 - Altınpost Yayınları
Reklam
Sigmund Freud’un babası 23 Ekim 1896 tarihinde ölmüştü. Bu tarihe kadar Freud, babasından hiç hazzetmemekteydi; fakat pederinin ölümü ardından büyük bir şok geçirdi ve kendini analiz etmeye başladı. Erkek kardeşi ve küçük kız kardeşinin histerilerinin de, babalarının sapık davranışlarından kaynaklandığını düşünmekteydi.
Metis Ötekini Dinlemek
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.