Babamın elleri gibi hasarlı ve çarpıktı; hayatının bir parçası, tuhaf bir biçimde köhne; uzak bir ülkeden, Toricella Peligna'dan gelmiş gibi. Sarılıp ağzımla öptüm ve ağladım babam için, bütün babalar için; oğullar için de, böyle bir zamandan hayatta oldukları için; ve kendim için, çünkü artık Kaliforniya'ya gitmekten başka çarem yoktu; sözüme sahip çıkmak zorundaydım.