Mutlu eden herşey bağımlılık yapar Tıpkı kokun gibi.....
Ben rastladım. :) İlk başlarda her şey pekâla buzlarla kaplı olsa da güzeldi. Kendimden fütursuzca bahsettiğimde tamam diyordu tamam seninle her şeye varım seninle karanlık olurum seninle yanarım beyazdan siyaha dönerim senin için siyah olurum beceremesemde uğraşırım çabalarım diyordu. Ben bıkarsın yorulursun dediğimde yorulmam ben bıkmam diyordu, savaşırım... Sonra mı ne oldu.. ? Bıktı yoruldu tükendi bilendi pes etti sonra yine kalktı sonra yine ve yine ve yine yine yine ... Sonra alışkanlığa döndü gibi oldu her şey sonrasıysa hastalıklı bişiye döndü sonra toksik ve bağımlılık yapan bişiy... Birbirimizi tüketiyoruz diymi sen pes ediyorsun ben pes ediyorum sonra aramızda ki o hırçın tutkulu bağ asla kopmuyor biz koptu sanıyoruz tam diyorum ki burda koptuk biz kaybettim onu.... Bunu ben yaptım ben her şeyi mahvederim ben yaptım ben yaptım biliyorum... Sonra birbirimizin canını acıta acıta birbirimize sarılmaya devam ediyoruz ... Yorgunum umutsuzuz ve birbirimizden başka kimsemiz yok. .....
İnci Küpeli Kız
İnci Küpeli Kız
Düşünen Adam

Düşünen Adam

@Avoda
·
1y
"Yaşamımda bir kez, imalı sitemlerde bulunmadan olduğum gibi olmama izin veren kişiye rastlamak istiyorum."
Reklam
Mutlu eden herşey bağımlılık yapar tıpkı senin kokun gibi... Her gece kokunla uyumak umuduyla iyi geceler uzaklardan hayaline sarılıp uyuycağım
Elbette! Tüm dünya devrim şehitlerinin, devrim önderlerinin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Ve onları emperyalizme ve faşizme karşı sürdürdüğümüz bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelemizde; halk kurtuluş savaşımızda yaşatıyoruz. Yalnız ben şunu gerçekten anlamıyorum. Yalnızca Türkiye Devrimci Hareketinin bugün 700 şehidi vardır. En son, geçtiğimiz yıllarda Mustafa Koçak, Helin Bölek, İbrahim Gökçek ve Ebru Timtik şehit düştüler... Diğer reformist-oportünist grupların da tarihinde toplam binlerce devrim şehidi vardır... Bazen şablonculuk ve ideolojik bağımlılık o kadar çok sarıyor ki ruhumuzu; gözümüzün önündeki ilke, değer ve gelenekler bütününü göremez oluyoruz... Bunu kesinlikle ama kesinlikle düşünmek gerekir... Derinlemesine düşünmek gerekir hem de!... Kirov'un anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Bunu yaparken; bugünün Kirovlar'ı olan ölüm orucu gazileri Sibel Balaç, Gökhan Yıldırım şehitliğin eşiğindeyken; NE YAPIYORDUK? Kirov'un anısına ne kadar bağlıyız? Ne kadar yaşatıyoruz? Sadece düşünelim; başka bir şey demiyorum... Tekrardan; tüm dünya devrim şehitlerinin anıları önünde saygıyla eğiliyor; anılarını halk kurtuluş savaşımızda yaşatıyoruz!
Post out of use
Aşırı derecede anlam içerir!
Kendinize okkalı bir soru sormaya hazır mısınız? : “Ne istiyorum?” Evet iki kelime. İlk okunduğunda da insanda gülme isteği yaratacak kadar basit gibi görünüyor. Fakat bence bir insanın hayatında kendine sorabileceği en esaslı sorudur bu. Çünkü bu soruyu kazıdığında altından “Benim var oluş sebebim nedir?” sorusu çıkar. İnsan zihni oyunları çok sever. Ne istemediğini hiçbir gayret sarf etmeden kolayca bilir ve beyin her zaman kolaya meyleder. İşte bu tekamül ile bilincin arasındaki en derin uçurumdur. Beynin kolayı seçmesi zaman ilerledikçe daha da belirginleşir. Ve kolaya alıştığımızda bu durum düzene bağımlılık haline gelme tehlikesiyle yüzleşir. Düzenli bir hayatta beyin otomatik çalışacak ve az bir gayretle durumu kurtaracaktır. Zira beyin tembel olabilmek için çok çalışır. Belki de istemediğimiz şeyleri hemen keşfedip devamlı şikayetlerde bulunma sebebimiz de budur. Oysa ne istediğimize odaklanabilmek sadece kendimizi tanımamızı sağlamaz, kendimizi sahiplenmemize de sebep olur. Ve Nietzsche’nin dediği gibi: “Birey, her zaman sürü tarafından yutulmamak için mücadele etmelidir. Eğer bunu denerseniz, genellikle yalnız kalırsınız ve hatta bazen korkabilirsiniz. Ama hiçbir bedel kendinize sahip olma ayrıcalığından daha değerli değildir..”
Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemezsin. Çehov
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.