Elbette bağırtılar duyuyorum. (Ara.) Ama onlar kafamda olmalı. (Ara.) Mümkün mü ki, acaba... (Ara. Kararlılıkla:) Yok yok, kafam her zaman bağırtı doluydu. (Ara.) Zayıf, karmaşık bağırtılar ile.
Sayfa 304Kitabı okudu
I agree çok.
Yapmacıklardan, bağırtı çağırtılardan, trajik olaylardan nefret ediyor, gösteriş budalalarından kaçıyordu.
Sayfa 303 - Ada Yayınları.
Reklam
Gece ilerledi ve ben bir şey yapmak istiyorum. Ne okumak ne de yazmak; sanki yer yüzünde olmayan bir şey doğuyor, buna hazırlanıyor ve bu sancıyı duyuyorum ben. Bu ne bir kelime, bir susma ne de bir bağırtı. Ama gece koyu ve geniş. Ve ben küçücüğüm, oldukça küçük.
Sayfa 236Kitabı okudu
Bir bağırtı, bir sevinç çığlığı gibi aşmak istiyorum büyük denizleri, dostlarımın kaldığı mutluluk adalarını buluna dek...
Sayfa 93 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Ama susmak da yetmiyor işte. Ben susuyorum ama kelimeler dinlemiyor beni. Bir bağırtı çağırtı etrafımda...
İnsanların bir konuda söyleyecek açık seçik hiçbir şeyleri olmayın­ca, susacak yerde tam tersini yapma huyları vardır: sözü ayyuka çı­karırlar, yani bağırırlar. Ve bağırtı saldırının, savaşın, kıyımın sesli eşiğidir. "dove si grita non e vera scienza" yani bağırılan yerde gerçek bilim olmaz diyordu leonardo.
Reklam
202 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.