Beni kendine nasıl aşık ettin?"
"Bilmiyorum," dedi gülerek. "Sadece seni severek tabii; çünkü senin gibi yaşayan, nefes alan biri şöyle dursun, bir taşın kalbini eritecek kadar çok sevdim seni."
Annem eski kafalıydı. Hala ağaçlarından kopamamıştı. Sürümüzün daha yenilikçi üyelerinin nehrin üst kesimlerinde ki mağaralarda yaşadıkları doğrudur. Oysa annem kuşkucuydu ve yenilikçi değildi. Ağaçlardan memnundu. Elbette genel likle geceyi üzerinde geçirdiğimiz belli bir ağacımız vardı ama karanlığa yakalandığımız zamanlarda sık sık başka ağaçlarda da gecelerdik. Ağacın uygun bir çatalı, dallarla, yapraklarla, sarmaşıklarla birlikte bizim için ilkel bir yuva işlevi görürdü. Daha çok devasa bir kuş yuvasına benzerdi ama kuş yuvalarının o ince işçiliğinden bin kat daha kabaydı. Yine de kuş yuvalarında asla görmediğim bir özelliği vardı: çatısı.