Senin sarılmaya ihtiyacın vaar!
Sarılmak, duygusal bağlanma hissini artırır, stresi azaltır, güven duygusunu ve bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Ayrıca sosyal ilişkileri güçlendirip, genel mutluluğu artırabilir.
Paniğe kapılmak, korkmak, korkutmak ve her türlü stres bağışıklık sistemimizi zayıflatmaktadır. Şeyh Edebali der ki: " Toprak sıhhatli olmazsa ektiğiniz hiçbir tohum yeşeremez!" ÖNCE İNSAN, İNSANIN SIHHATLİ OLMASI ÖNEMLİDİR! Bunun için de her yaşta, her zamanda, her koşulda bağışıklık sisteminin güçlü, bağışıklık zırhının sağlam olması gerekmektedir.
Reklam
Bağışıklık sistemi ağının asıl ve tek bir görevi vardır, o da sıhhatimizi korumaktır.
bir insanın ruhsal durumuyla vücudunun bağışıklık durumu arasında ne kasar yakın bir ilişki olduğunu bilenler, umut ve cesaretin birdenbire yitirilmesinin öldürücü bir etkisi olabileceğini anlayacaktır.
Bir zamanlar...
Bir zamanlar bu platformda iki edebi söz okur zihnimize hayatın tüm olumsuzluklarına karşı bağışıklık kazandırmaya çalışırdık. Şimdi saçma sapan kişilerin hayat hakkındaki basit aforizmaları ve sitemlerini okumaktan gerçek yazarlara ulaşamıyoruz… şu platformu da mahvettiniz kendinizle gurur duyun.
Niteliksiz olduğu kadar vasat beyni vasıtasıyla bugünlere kadar gelmiş. İnanılmaz yuhalanası. O baş her gün eziliyordur da bağışıklık kazanmıştır belki. Peki senin vasatlığını görmek, yaşamak zorunda mıyım? Değilim desem de öyle bir kancıklık bahşedilmiş ki sana, bunun senin için yeteri ve fazlasıyla bir zarar olduğu apaçık ortada. Bu taraftaki zehir kemiklerini bile kırabilir,kimbilir?
Reklam
"Hayatta kalıplar var… Ritimler. Bir hayatta kendimizi köşeye kısılmış hissettiğimizde, hüznün, trajedinin, başarısızlığın ya da korkunun, tek bir varoluşun işini olduğunu düşünmek çok kolay. Yalnızca yaşamanın değil, belli bir şekilde yaşamanın sonucu olduğumuzu düşünmek. Demek istediğim acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu. Biri olmadan öbürünün de olamayacağını. Tabii ki farklı düzeylerde ve miktarlarda. Ama hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak yaşadığımız hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar."
Sürekli tek tek birilerinin hastalanması şeklinde değil de sal­gın şeklinde gelen bulaşıcı hastalıkların bazı ortak özellikleri vardır. İlkin, hastalığa yakalanmış bir kişiden, onun çevresinde­ ki sağlıklı kişilere çok çabuk bulaşırlar, sonuçta kısa bir zaman­ da bütün nüfus hastalığı kapar. İkincisi, bunlar şiddetli, "akut” hastalıklardır: Kısa bir zaman içinde ya ölür ya tamamıyla iyile­şirsiniz. Üçüncüsü, hastalıktan kurtulacak kadar şanslı olanla­rımız antikor üretirler, bu antikorlar bize uzun süre, belki de ömür boyu bu hastalığa karşı bağışıklık kazandırırlar. Son ola­rak, bu hastalıklar daha çok insanlarda görülür; hastalığa yol açan mikroplar genellikle toprakta ya da başka hayvanlarda yaşamazlar. Bu dört özellik de Amerikalıların kızamık, kızamık­çık, kabakulak, boğmaca, çiçek gibi akut, salgın çocuk hastalık­ ları olarak çok iyi tanıdıkları hastalıklar için geçerlidir.
Sayfa 236
Kanımızdaki akyuvarlarla öteki hücrelerimiz harıl harıl ya­bancı mikroplan arar bulur ve öldürürler. Bizi hasta eden bir mikroba karşı yavaş yavaş geliştirdiğimiz belli antikorlar, biz bir kez iyileştikten sonra yeniden hastalanma olasılığımızı azal­tırlar. Hepimiz kendi deneyimlerimizden biliriz, grip gibi, basit soğuk algınlığı gibi, geçici olarak direnç gösterdiğimiz bazı has­talıklar vardır; sonunda hastalığa yeniden yakalanırız. Oysa bunlara karşılık -kızamık, kabakulak, kızamıkçık, boğmaca, ar­tık kalmamış olan çiçek hastalığı gibi- bazı hastalıklar vardır, bir kez alınan mikroplar antikorların üretilmesini sağladıktan son­ra hayat boyu onlara karşı bağışıklık kazanırız. Aşı bu ilkeye dayanır: Vücudumuza ölü ya da zayıf mikroplar zerk ederek, söz konusu hastalığa yakalanmamıza gerek kalmadan antikor üretimini sağlamak.
Sayfa 233
Stefan Gates adlı bir yemek yazarı tarafından yapılan bir araştırmada, çalışmaya katılan erişkinlerin %44’ü kurumuş sümüklerini yediklerini ve çok da beğendiklerini itiraf ettiler. Peki insanlar bunu neden yapıyorlar? Kimse kulak kirini, göz çapağını veya göbek deliği pamuğunu yemiyor çünkü. Bunun nedeni, sümük yemenin bağışıklık sistemini güçlendirmesi olabilir.
Sayfa 115 - Türkiye İş BankasıKitabı okuyor
Reklam
Acılara bağışıklık kazanmışım.
Samuel Beckett
Samuel Beckett
Örneğin vücudumuzdaki apandis organı körelmiştir; çünkü tüm kuzenlerimizde ve atasal türlerde bu organ bitkilerdeki selülozu sindirebilmek için var olan bir organdı. Günümüzde apandis insanlarda bu görevi yapamamaktadır; ancak bağışıklık sistemine katkı sağladığına dair bazı ufak tefek bulgular söz konusudur.
Bilim ve Gelecek
Bir ilişkiler ağı içinde yaşayan kişi, bir toplumsal bağışıklık sisteminden istifade eder.
Herhangi bir konuda verecek iyi haber yok. Gezegenimizin bağışıklık sistemi insanlardan kurtulmaya çalışıyor. Başka çaresi de yok.
Sayfa 89 - April YayıncılıkKitabı okudu
Hipotalamus duygu ve düşüncelerimizle ''pineal bez'' denilen beyindeki bir bezi uyararak hormonlar üretir ve otonom sinir sistemini harekete geçirir. Stres ve duyguların etkilerini bedene ve bağışıklık sistemine iletir. Limbik sistemin diğer bir parçası olan ''hipokampüs'' denilen yapı öğrendiklerimizin uzun süre bellekte saklanmasına olanak verir. Hipokampüsü çıkarılmış insanlar öğrendiklerini uzun süreli belleklerinde depolayamazlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.