Yıpranmış veya ciddi şekilde hasar görmüş hücreler normalde "apoptoz" adı verilen programlanmış bir hücre ölümü süreciyle kendilerini yok eder demiştik. Bu ölü artıklar da bağışıklık sistemi tarafından uzaklaştırılır. Ancak yaşlanma süreciyle bağışıklık zayıflar ve artan sayıda yaşlı ve hasarlı hücre bu temizlik sürecinden kaçarak vücudun tüm dokularında birikmeye başlar. İnsanlar yaşlandıkça bu ölüme dirençli hücrelerin önemli bir kısmı birikerek kronik inflamasyona ve çevredeki hücre ve dokularda hasara neden olur.
Ruhun da besinleri vardır. Allah beden için ekmek, su, süt, et, meyve, sebze yaratmıştır. Ruhumuz için de namaz, oruç, zikir, tefekkürü bizlere sunmuştur. Ruhumuz aç. Ruhumuzun bağışıklık sistemi çöküyor ve ruhani hastalıklar çoğaldı. Vesveseler, takıntılar, panik ataklar, depresyonlar çoğaldı. Niçin? Sadece bedeni beslediğimiz için.
Sayfa 101 - Destek Yayınları
Aşı Karşıtlığı Hakkında - 1
İnsanlık olarak diğer canlıların başaramayacağı birçok şey yaptık: doğaya göre hareket etmek yerine önce onu anladık, sonra kendimize uygun hale getirmeyi öğrendik; tarım ve hayvancılık ile diğer canlıları yönettik, nasıl evrimleşeceklerini belirledik; kültür, sanat, bilim gibi bize özgü alanlar oluşturduk… Ama tüm bu başarıların sahibi biz
Güzelliği çekici bulmamızın tek bir mantıklı, basit ve kesin nedeni var­dır: Güzellik, sağlıklı olmanın bir işaretidir. ‘Güzel’ ya da daha rahat bir ortamdaysak ‘seksi’ olarak nitelediğimiz kişi temelde sağlam bir bağışıklık sistemi ve sonsuz fiziksel gücü olan kişidir.
Sayfa 45 - PDFKitabı okudu
Tıbbi ilaçların kullanılmasındaki amaç hastalığı yok etmek olabilir. Ancak tıp tarihi acımasızca göstermektedir ki, sentetik maddeleri, vücuda almak bagışıklık sistemi, dolaşım sistemi, solunum sistemi ve hormonal sistem gibi sistemlerin işlevine bilinçsizce müdahale etmek akıllıca bir iş değildir. Organlarda sistemlerde ve hücrelerde, her saniye aklın alamayacağı kadar karmaşık, muhteşem ve sonsuz işlemi kontrol etmeye hiçbir insanın aklı ve gücü yetmez. Böyle bir müdahale gerekli de değildir çünkü bu işlemleri kontrol eden, hiç bir hata yapmayan, kusursuz karar veren ve insanın yaptığı hataları en az zararla bertaraf eden muazzam bir Bağışıklık sistemi vardır.
Sentetik kortizon tüm alerjik hastalıklarda (romatizma, astım - bronşit, egzema) Ve hemen hemen tüm cilt hastalıklarında kullanılan ilaçtır. Anaflaktik şoku önlemede nakledilen organ ve dokularında reddedilmesini engellemede; bağışıklık sistemi, böbrek, pankreas, akciğer ve karaciğer hastalıkları tedavisinde kullanılmaktadır. Kortizon, bagırsaklarda kalsiyum emilimini azaltır, kemiklerde kalsiyum kaybına böbreklerle dışarı atılmasına sebep olur.
Vücudun pek çok organında ciddi bozulmalara yol açan Staphylococcus aureus her dört insandan birinin burun deliklerinde zararsız biçimde yaşar.
● ● ● İnsanda bağışıklık sistemi için kodlanan ve MHC (major histocompatibility complex) adı verilen, kişiye özel bir gen grubu bulunmaktadır. Bu gen grubunun görevi size özel bağışıklık sisteminin oluşmasını sağlamaktır. ● ● ●
Bağışıklık sistemi seçtiğimiz aktivitelerle güçlendirilebilir. Dinlenme, derin uyku, başta yoga ve Tai Chi gibi egzersizler, meditasyonlar, rahat stressiz ortamlar, doğa, dostlarımız ve kendimizle baş başa kalmak, olumlu duygular, düşünceler, sosyal olumlu paylaşımlar, gülmek, müzikle ilgilenmek, şarkı söylemek gibi çeşitli aktiviteler bağışıklık sistemimizi güçlendirir; hastalıklardan korur; iyileştirir. Yine yapılan çalışmalarla fitonsid denilen bitkiler tarafından havaya salgılanan aromatik maddelerin bulunduğu ortamlarda, örneğin ormanlarda, vücudumuzdaki lenfositlerin tümör önleyici proteinlerinin aktifleştiği ve bağışıklık sisteminin güçlendiği gösterilmiştir.
Duygu ve düşüncelerin bir kısmı; bedeni, zaman zaman karşılaşılan tehlikelere karşı koruyan ''savaş veya kaç'' mesajı veren sempatik sistemi harekete geçirir. Sağlığımız için yararlı bir makro çevrede, bu durumun çok sık olmaması ve uzun sürmemesi beklenir. Oysa çağımızın modern dünyasında zaman zaman, ''savaş veya kaç'' durumu beklenenden uzun sürerse durum kronikleşir ve stres denilen olumsuz bir etkene dönüşür. Bu duygular bedene hakim olur. Böyle bir durumda vücudumuzu kortizol denilen stres hormonu kaplar, bağışıklık sistemimizin dengesini koruyan T lenfosit hücrelerinin dengesi bozulur, hastalıklar oluşmaya başlar. ... Beyindeki hafıza hücreleri bile yok olmaya başlar. Alzheimer, Parkinson, MS gibi hastalıklara eğilim artar. ... Vücutta normal bir insanda bölünmeler sırasında sıklıkla meydana gelen kanser hücreleri bağışıklık sistemi tarafından temizlenip atılır. Ancak bağışıklık sistemi baskılanmış ve bu nedenle görevini iyi yapamıyorsa hücreler arası denge bozulur ve bozuk olan kanser hücreleri ile vücut baş edemez.
Mutsuz ve stresli olduğumuzda sık hastalanır ve zor iyileşiriz. Hasta olduğumuzda vücudumuzda beliren iltihabi durum nedeni ile neşesiz, umutsuz oluruz. Tüm günlük koşuşturmalarımızı bırakıp evimize kapanırız. Bu bağışıklık sistemi ile duygu durumumuz arasında sıkı bir bağlantı olduğunu gösterir. Aynı ilişki tersine yönde de işler. ... Bu ilişki ''Psikonöroimmünoloji'' adı verilen bilim dalının en çok uğraşılan sorularını oluşturmaktadır. Stres ile bağışıklık sistemi arasındaki ilişki birçok çalışmada ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Stres hissettiğimizde, örnek olarak sevdiklerimizden ayrı kaldığımız durumlarda hipofiz ve akyuvarlardan salgılanan stres hormonları bağışıklık sistemini baskılar. Ani veya sürekli stres durumlarında beyin sapı ve böbrek üstü bezinden salgılanan kortizol, bağışıklık sisteminin gücünü azaltır. Baskılanan bağışıklık sistemi sonucunda iyileşme yavaşlar, kalp damar hastalıkları riski ve enfeksiyonlara eğilim artar.
Bağışıklık sistemi bizim düşünce ve duygularımızdan limbik sistemin bir parçası olan hipotalamusun yönettiği hipotalamo hipofizer ve onunla bağlantılı sempatik sistem denilen bir sistemle zincirleme olarak etkilenir. Diğer bir deyişle; mutluluk veya tam tersi olumsuz duygular, stres, vücudumuzun tüm hücrelerine akyuvarlar ve hormonlar aracılığı ile bildirilir. Bağışıklık sistemi nöropeptid de denilen biyokimyasal molekül veya hormon diliyle; kendi içinde ve bedenin diğer hücreleri ile durmadan konuşur, haberleşir. Bu hormonlar hem sinir sistemi hem de akyuvarlardan salgılanır. Salgılanan haberci hormonların başlıcaları; stres hormonları olarak görev yapan adrenokortikotropik hormon; kortikotropin salgılayıcı faktör ile mutluluk ve keyif veren spor anında salgılanan, mutluluk hormonu adı da verilen endorfindir. Ayrıca daha birçok faktör sempatik veya parasempatik durumlarındakine benzer etkilere neden olur. Abartılı bir deyişle aslında kanımızda akan kardeş beyincikler, beynimizin ürettiği düşünce ve duygularımızın habercileri ve düzenleyicileridir.
Vücudumuzda bizi zararlı mikroplardan koruyan hem bedenimize giren zararlı maddeleri hem de kanser hücresi gibi hatalı ve zararlı hücreleri temizleyen ve bizi koruyan bir savunma sistemi vardır. Bu sistemin adı ''bağışıklık sistemi''dir. Bağışıklık sistemi, vücutta kanımızda dolaşan akyuvar adı verilen hücrelerden oluşan askerlerle vücudumuzu korur. Bu askerlerin güçlü bir belleği ve beyinden salgılanan hormonlara benzer salgıları vardır. Bu nedenle kanımızda akan küçük beyinler olarak da adlandırılabilir. Bu askerler, aynı zamanda vücudumuzun içindeki birçok doku ve hücrenin dilini bilir ve haber ulaştırır, koordinasyon ve savunma dengesini kurarlar. Bu hassas denge bozulduğunda bağışıklık sistemi ya aşırı çalışarak alerjik ve otoimmun hastalıklara neden olur ya da eksik çalışarak vücudumuzun mikroplara veya kanser gibi hatalı hücrelere yenik düşmesine neden olur.
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age