Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tek bir göreve yoğunlaşın Belki de günümüzde karşılaştığımız en büyük engellerden biri tek bir göreve yoğunlaşamamaktır. Etrafımızda o kadar çok teknoloji ve o kadar çok dikkat dağıtıcı şey var ki. E-posta yazarken YouTube’daki bir videoyu izliyoruz, o arada bir sohbet penceresi açılıveriyor ve onu yanıtlıyoruz. Sonrasında akıllı telefonlarımız cebimizde titriyor, o mesaja cevap verir vermez bilgisayarımıza geri dönüyoruz, Facebook’a bağlanıyoruz. Otuz dakika geçiveriyor ve yazmamız gereken e-postanın neyle ilgili olduğunu unutuyoruz. Aynı şey film izlerken akşam yemeği yediğimiz sırada da oluyor; son ısırığı alana kadar somonun ne kadar lezzetli olduğunu fark etmiyoruz. Genellikle işleri birleştirmenin bize zaman kazandırdığını zannetsek de bilimsel olarak tam tersi kanıtlanmıştır. Birden fazla işi yapmakta iyi olduğunu iddia edenler pek verimli değiller. Aslında en az verimli olanlardır.
Kitap okumuyoruz. Sloganik, romantik şeyleri sevip onlara bağlanıyoruz. Hikayeler ile ömür tüketiyoruz. Okumayı ve araştırmayı sevmiyoruz. Bu yüzden tuzakların farkına varamıyoruz ve bizi kolayca kuşatıp yok edebiliyorlar.
Reklam
294 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Faulkner'in modern klasikler ve zor okunan kitap listelerinde zirveyi zorlayan şaheseri. Modern klasikler arasında yerini almasını, okumayı zorlaştıran bilinç akışı tekniğini Faulkner'ın oldukça başarılı şekilde kullanmasına borçludur. Sitede okunma sayısı ve yarım bırakılma sayısı yakın kitaplardan. Ama bizim okur kitlemize has bir durum yok. Ses
Ses ve Öfke
Ses ve ÖfkeWilliam Faulkner · Yapı Kredi Yayınları · 20202,384 okunma
Yalan
Doğruları unutuyor, yalanları inşa ediyoruz. Toplum olarak yalana bağlanıyoruz.
“bizim sorunumuz ne biliyor musun?insanlara eşyalara bağlandığımız gibi bağlanıyoruz. bir elbiseyi sana çok yakıştığı için sevebilirsin. bir mutfak robotunu hayatını kolaylaştırdığı için sevebilirsin. ama insanları da bu şekilde sevdiğin zaman sorun başlıyor..”
“...birbirimize yalnızca görüntülerimizle bağlanıyoruz.”
Reklam
Oblivion
Saat gecenin üçü. Gece dahi uykuya dalıp beklerken sabahı ve muhakkak ki biriktirirken ışığı, varlığım yağmur tanelerinin misafir olduğu bir pencerenin ardından dünyayı seyrediyor. Görebildiğimce ve gözlerimden ruhuma süzülebildiğince yaşamı… Oysa ne çok tortu var, yağmurların bile aklayamadığı… Oturduğunda pamuk tarlasına alabildiğine uzanma
Hepimizin içinde bitmek bilmeyen korkaklıklar var. Yalnızlıktan korktuğumuz için seviyoruz. Terk edilmekten korktuğumuz için sımsıkı bağlanıyoruz. Ağlamaktan korktuğumuz için kahkahaların içine saklanıyoruz. Ölümden korktuğumuz için onu hiç aklımıza getirmiyoruz. Korkularımızla yaşıyor, korkularımız yüzünden ölüyoruz...
Cehaletimiz ve açgözlülüğümüz yüzünden dayanıksız şeylere bağlanıyoruz ve bu yüzden acı çekiyoruz.
Reklam
Nefret Ettiğin Bir Hayata Çocuk Getirme
İnsanın hem bir çocuğu olması, hem de içinde yaşadığı dünyadan nefret etmesi olanaksız, çünkü onu bu dünyaya getiren biziz. O çocuk yüzünden dünyaya bağlanıyoruz, onun geleceğini düşünüyoruz, gürültüsüne patırtısına, davranışlarına isteyerek katlanıyoruz, onun önüne geçilemez saçmalıklarını ciddiyi alıyoruz.
Sayfa 51 - Can Yayınları, 26.Basım Ekim İstanbul, Çeviren: Aykut Derman
“birbirimize, yalnızca görüntülerimizle bağlanıyoruz. Birbirini görmeyen görüntülerimizle.”
Buradan Orhan Gencebay'a bağlanıyoruz :)
Her şeyin ters gittiği, her şeyin kötü olduğu bu dünya batsındı.
Sayfa 78 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Ne güzel bir kitap okudum ben böyle. https://1000kitap.com/LevAndrey ille de oku dediğinde kimmiş bu https://1000kitap.com/yazar/Ismail-Guzelsoy dedim, burun kıvırdım. Yazarı hiç duymamıştım. Neyse tavsiyesine uyup aldım kitabı, iyi ki de aldım ve güzel yazarla tanıştım. Yazarın böyle iyi yazarken,böyle az bilinir olmasına da şaşırdım. Kitabın ilk sayfalarında sizi iki karga karşıladığında, ne bu böyle fablın içine mi düştüm ya da "3 gözlü kuzgun"a mı bağlanıyoruz diyebilirsiniz. Böyle anlamlandırmaya çalışırken kendinizi birden hikayenin içinde buluveriyorsunuz. Iğdır'dan İstanbul'a,sihirbazlıktan tıbbi ilimlere uzanan bol hikayeli,fantastik-romantik-dramatik bol çeşnili,bol karakterli bir kitap okuyorsunuz. Kitap boyunca pek çok yerde ve pek çok farklı şekilde ölüm teması var. Sanırım yazarın sormak istediği de ya da söylemek istediği de, her şeyin sonunda ölüm varsa hayat onca mücadeleye,sevmeye, dostluk kurmaya, böyle uğraşıp çırpınmaya değer mi? (Değmez...). Bir kargalar,bir Doslar,bir edip derken ölüme çare mi buluyoruz,ölüyor muyuz derken tüm hikayeler muazzam şekilde birbirine bağlanıveriyor, kitap bitivermiş ve tadı damağınızda kalmış oluveriyor. Masal tadında giden,her bir karakterini ayrı bir sevdiğim(Sadere favorim olsa da.) bu kitabı herkese tavsiye ederim. Dipnot : Kitapla ya da kitabın konusuyla hiç alakası olmamasına rağmen kitabın adı her geçtiğinde dilime dolanan şarkı için buyrunuz : youtube.com/watch?v=kNZjA_r...
Değmez
Değmezİsmail Güzelsoy · Doğan Kitap · 2015479 okunma
Hiç eskimeyecek gibi, hiç yitmeyecek gibi, hiç gitmeyecek gibi bağlanıyoruz insanlara. Aynısından milyarlarca var üstelik.
654 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.