🍃Hayat bilinmezliklerle doludur.Milyonlarca kader birbirine bağlanmak için yazılmış insanlar insanlara değebilmek için doğmuştur.Kimisi acısıyla, kimisi sevgisiyle, kimisi hâyâsıyla...
Peki başarabilmiş midir beşer kendini bulmayı kendinin ışığında? Özünün Ademden beri süre gelen sevmek ve aldanmak olduğunu bunca düşün ortasında...🍂
Her okuduğum yeni bir kitap; bir diğerinin üstüne çıkması ve bunun bana yaşattığı hazzı anlatmam ne kadar mümkün bilmiyorum ama naçizane; bir nebze de olsa bu eseri okumanıza vesile olacaksa yazdıklarım, ince detaylarına özen göstermemin daha etkili olacağını düşünüyorum.
Yolculuk başlasın o zaman. ;)) Sonuçta bu kitap sona varmış olan bir yazarın
Gölge ve Kemik kitabı ne kadar muhteşem ötesi bir kitap olmasa da yine de güzeldi. Şimdi size kitabın neden muhteşem ötesi olmadığından biraz bahsedeceğim.
Ama tabii ki ilk önce incelememi yine 2 bölüm şeklinde yazacağımı söylemem gerekiyor. Daha önceki incelemelerimden bilmeyenler için söylemek gerekirse ben incelememi spoilırsız ve spoilerlı
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi İlk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz öldürmeye mecbur kalıyordu?... Niçin? Kimin için?..
Japon felsefesi ve diğer uzak doğu felsefelerinde bir amaca bağlanmak yada sürekli meşgul olarak mutlu olmak genel ana prensiptir. Bu kitapta da aynı mantık üzerine yazılmış.
1- Bir amaca bağlanmak
2- Hayatın olağan şartları içinde herşeyi normal karşılamak, olaylara karşı tabiri caizse su gibi olmak.
Bir okunuşta bitecek kitap türlerinden. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu?.. Niçin? Kimin için?..”
#Edebiyat