Ahh Didem Ahh!!
Yazma konusundaki özrümü görmüyorum , şiirlerini okudukça , bağlılık, bağımlılık gibi bir şey işte burada yazmaya zorluyor beni.
‘’Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına
KARAKTER REHBERİ:
• Santiago Nasar: Cinayete kurban giden kişi
• İbrahim Nasar: Santiago Nasar’ın babası
• Angela Vicario: “Namusu kirlenen” kız
• Pablo Vicario ve Pedro Vicario: Cinayeti işleyen ikizler
• Pura Vicario: İkizlerin ve Angela’nın annesi
• Cristo Bedoya: Cerrah
• Flora Miguel: Santiago Nasar’ın nişanlısı
• Placida Linero: Santiago
''Kötü bir barış, savaştan daha berbattır.''
-Tacitus
Savaş... tanımından başlayalım. Savaş, en az iki farklı ülkenin birbirleri üzerinde farklı çıkarlar doğrultusunda başlattıkları bir akımdır ve bu zaman zaman artabilir. Peki ya iç savaş, mahalle, şehir, ev, esnaf, kelimeler savaşı? Peki ya parti savaşı? Savaş bu kadar, bu derece indirgenebilir
Sembollerle dolu olan ve müthiş bir edebi/tarihi birikim içeren bu kitabı incelemek, dolayısıyla hakkını vermek oldukça zor. Mesela kitabın ana kahramanı Selim Pusat'ın askerlik yıllarında intihar eden yakın arkadaşı Şeref'in, aslında Selim Pusat'ın kendi şerefi olabileceğini size nasıl kolay yoldan anlatabilirim, bilmiyorum. Küçük bir deneme
Bugün oturdum biraz 😎İslam ilimi ,biraz 📕edebi bazı yerlerde 🗡Osmanlıca lügât’larını sözlüklerini inceledim aklıma bu güzel cümle geldi ve sizinle paylaşmak istedim.
1) 🪬 Yazgı ; Halk ağzında kader, alın yazı olarak biliniyor. Ayrıca ablamın ismi hatta bu ismi koyduğunda doktor ağır bu isim göbek adı olarak Nurcan koyalım demiş ve
Aşk nedir?
Sanıyorum ki yeryüzünde çok sayıda farklı cevabı olan tek soru budur. Öyle ki bu soruya hepimizin vereceği bir cevap muhakkak ki vardır. Bizler bu soruyu ya olması gerektiğine inandığımız şekliyle ya da yaşadığımız tecrübelerden ve gözlemlerden yola çıkarak kendi düşünce ve duygularımızı harmanlayarak yanıtlarız. Tek soru, milyonlarca
*
Bugün 19 Mayıs 2019;
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Samsun’a çıkışının 100.Yılı!
Bugün Paşamın Doğum Günü... Kutlu Olsun!
*
100 Yıl geçmiş olmasına rağmen birileri tarihten ders almamış olacak ki Sayın ÖZAKMAN bizlere bir hatırlatma yapmış!!
Tarihten ders almazsanız;
Tarih size çok güzel dersler verir!!
Bizim tarihten anladığımız, tarihten
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Maalesef kanım bu yazara hiç ısınmıyor. Gördüğüm ilk anda bir soğukluk hissettim, nedenini inanın ben de bilmiyorum.
Düşünceleri sürekli eleştirilen Emine Şenlikoğlu'ya karşı olmadım çünkü henüz düşüncelerini bilmiyor ve kitaplarını okumamıştım. Dini içerikler yazdığını sadece biliyordum. Tabi ülkemizde 'İslam'a karşı kişiler de az değil. :)
Ben kendi Sosyolojik okuma geçmişimi ikiye ayırıyorum: Bauman öncesi ve Bauman sonrası...
Bauman öncesi dönemde akademik kavramlar arasına sıkışmış, gündelik deneyimlerle sosyolojinin savunduğu görüşleri bir türlü birleştiremiyordum. Sorunun benden kaynaklı olduğunu düşünüyor ve bir yetersizlik duygusuna kapılıyordum. Sosyoloji disiplinine özel
-Aşk nedir?
-Neymiş?
-Aşk, Füsun’un karayolları, kaldırımlar, evler, bahçeler ve odalarda gezinirken ve çay bahçelerinde, lokantalarda ve akşam yemeği sofrasında otururken, ona bakan Kemal’in duyduğu bağlılık duygusuna verilen addır.
-Hmmm… güzel cevap dedi Füsun. Beni görmediğin zaman aşk olmuyor mu?
-O zaman fena bir takıntı, bir hastalık
Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz. (İncil: Matta: 5)
Yeryüzünün tadı, biz. Biz, hepimiz. İnsan-ı kamil olanın tekamülü hayatiyet süresince devam ediyor. Tadı muhafaza etmek. Tadı tuzda muhafaza etmek. Tadı olan bizleri bu
Nedir bu sevme yeteneği? Bir kadına ömür boyu duyulan bağlılık mı?Üstelik kadının seni sevmemesine rağmen,iyi söylüyorsun da aşk denilen şey de bu değil mi zaten;ulaşılmaz olana duyulan güçlü istek.