Osmanlı' daki en temel fark, halkın eğitimsizliğiydi. Dini kaide adı altında hurafe teşkil eden görüşler nedeniyle dünya işleri bırakılmış, sınırlar uygarlık araçlarına kapatılmıştı. Devlet, kara bir bağnazlık tarafından sarılmış; ulema ise işler bozuldukça akla uygun çözüm yolları aramak yerine kadere razı gelmek ve dine yönelmek gibi çözümler üretir olmuştu.
Sayfa 115Kitabı okudu
Uygarlık!.. hilal ve haç sesleriyle bir ikinci hristiyan saldırısını , Müslümanların başına bela ettiler. Dini, yalan dolan tuzağı yaptılar. Uygarlık sözünü kıymetsiz örnek gibi etrafa dağıttılar. Bankaların tapınak olduğu, bankerlerin aziz sırasına geçirildiği, banknotların İncil sayfalarından kutsal sayıldığı böyle bir zamanda bile bağnazlık zehriyle dünyayı simsiyah ettiler.
Reklam
150+ yıldır değişen pek de bir şey yok
Osmanlı'daki en temel fark, halkın eğitimsizliğiydi. Dini kaide adı altında hurafe teşkil edilen görüşler nedeniyle dünya işleri bırakılmış, sınırlar uygarlık araçlarına kapatılmıştı. Devlet, kara bir bağnazlık tarafından sarılmış; ulema ise işler bozuldukça akla uygun çözüm yolları aramak yerine kadere razı gelmek ve dine yönelmek gibi çözümler üretir olmuştu. Halk, yaşadığı yokluk ve fakirliğin başarısızlık değil bir tür imtihan olduğuna inandırılmış ve buna karşı çıkmanın "dünyaya değer vermek" gibi oldukça günah bir eylem olduğuna ikna edilmişti... Öte yandan devlet de büyük bir borç içinde kıvranıyor, toplumdan yüklü vergiler tahsil ediyor, soygunculuğun ve rüşvetçiliğin de önüne geçemiyordu. Hükümet toplumu dört bir yandan kuşatan zümreleri engellemek yerine onlarla bir olmaktan çekinmiyordu. Ekonomik durumu iyi olan Türkler ve bu düzenin dışında kalan azınlıklar ise fena sayılmayacak hayatlar sürüyor, toplumdaki sınıf farkı dev bir uçurum halini alıyordu.
Sayfa 113
Yarının Adamı, bu geziler esnasında Avrupa ile Osmanlı arasındaki uçurumun farkına net şekilde varmıştı. Avrupada ileri seviyede yepyeni bir medeniyet bulunuyordu. Pek çok şehir gelişmiş ve büyümüştü. Sokaklar, caddeler ve yollar sonra derece nitelikli, şehirlerin sosyal hayatları olabildiğince canlıydı. Toplumun refah seviyesi yüksekti ve eğitimi ileriydi. Şam, Trablusgarp ve Rumelideki genel durumu gözleriyle gören Mustafa Kemal; İstanbul, Beyrut ve Selanik gibi istisnalar hariç Osmanlı şehirlerinin ve toplumunun ne kadar geride olduğunun acı şekilde fark etmişti. Osmanlıdaki en temel fark, halkın eğitimsizliğiydi. Dini kaide adı altında hurafe teşkil eden görüşler nedeniyle dünya işleri bırakılmış, sınırlar uygarlık araçlarına kapatılmıştı. Devlet, kara bir bağnazlık tarafından sarılmış; ulema ise işler bozuldukça akla uygun çözüm yolları aramak yerine kadere razı gelmek ve dine yönelmek gibi çözümler üretir olmuştu. Halk, yaşadığı yokluk ve fakirliğin başarısızlık değil bir tür imtihan olduğuna inandırılmış ve buna karşı çıkmanın “dünyaya değer vermek” gibi oldukça günah bir eylem olduğuna ikna edilmişti. Toplum dinini dahi öğrenmekten uzak kalmış, sözde din adamlarının hurafeler ve gerici düşüncelerle iç içe geçmiş öğretileri din adı altında zihinlere kazınmıştı.
Sayfa 115Kitabı okudu
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Tanıdık geldi mi?
"İstanbul, Beyrut ve Selanik gibi istisnalar hariç Osmanlı şehirlerinin ve toplumun ne kadar geride olduğunu acı şekilde farketmişti. Osmanlıda ki en temel fark halkın eğitimsizliğiydi. Dini kaide adı altında hurafe teşkil eden görüşler nedeniyle dünya işleri bırakılmış,sınırlar uygarlık araçlarına kapatılmıştı. Devlet kara bir bağnazlık tarafından sarılmış ,ulema ise işler bozuldukça akla uygun çözüm yolları aramak yerine kadere razı gelmek ve dine yönelmek gibi çözümler üretir olmuştu. Halkın yaşadığı yokluk ve fakirliğin başarısızlık değil bir tür imtihan olduğuna inandırılmış ve buna karşı çıkmanın dünyaya değer vermek gibi oldukça günah bir eylem olduğuna ikna edilmişti. Toplum dinini dahi öğrenmekten uzak kalmış,sözde din adamlarının hurafeler ve geri düşüncelerle iç içe geçmiş öğretileri din adı altında zihinlere kazınmıştı. Toplumun bu şekilde esaret altında oluşunun nedeni eğitimsizliğiydi ve eğitimsizliğin sürdürülebilme koşulu toplum zihninin sözde hocalar ve şeyhler tarafından uyuşturuluyor oluşuydu. Şeyhler, dervişler,müritler,dedeler ve seyitler gibi kimseler geçimini halktan sağlıyor,tekke,türbe ve zaviye gibi kurumlar aracılığıyla çıkarlarını sürdürebildiği için toplumun içine düştüğü esaretten rahatsızlık duymuyordu. Öte yandan devlette büyük bir borç içinde kıvranıyor,toplumdan yüklü vergiler tahsis ediyor,soygunculuğun ve rüşvetçiliğin önüne geçemiyordu."
Reklam
_İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece. _Birçok gerçek vardır ki insanın, kendi başından geçip de kafasına dank etmedikçe, bunların tam manalarını anlaması olanaksızdır. _Bilgelik, aklın yolundan ayrılmayan, yeniliğe açık ve her türlü farklı bakış açılarına karşı
_İslamı akıl ve hoşgörü dini sayanlar kuranı mutlaka okumalı. Şeriat yalnızca bir inanç işi değil, binlerce yıllık ilkelliklerin, cinayetlerin, terörün, işkencenin kaynağıdır. Kuran Allah sözüyse kölecilik, cariyelik, küfürler, kısas-kan davası niye? _Bir şeyin "insanlık dışı" olması, islamcının umurunda değildir. Elverir ki "islam
Diyalektik Politik - Hile, Laiklik, Cahiller, Din
_Kanun ve Adalet_ _John Trenchart ve Thomas Gordon: Hukuksuz gücü savunup, keyiflerine göre hareket etmek isteyenler kadar arsız ve bencil sahtekarlar emin olun yoktur. Dilediklerine zulmederler ama kendilerine her ne zaman küçücük bir zarar dokunduğunu zannetseler, mağduriyette en gürültücü, davranışlarında ise en insafsız olanlarıdır. Ancak,
...kültürel evrim biyolojik evrimin denetiminde değildir; uygarlık tarihi biyolojik tarihimizden bağımsızdır. İnsanın "genotip"ine bakarak ne geçmişte olup bitenleri ne de gelecekte olacakları kestirebiliriz.
Sayfa 100 - Bilgi yayıneviKitabı okudu