Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir defasında bana, dayım dediği Bahariye Mevlevihane'si Şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede'nin bir gazelini okumuştu. Yıllar sonra bu gazeli, bir dostumun şiir defterinde buldum ve rahmetli Nizâmeddin Bey'i hatırladım. Fahreddin Dede'nin, 'Vermezler' redifli bu enfes gazelini, Nizâmeddin Bey'e rahmete vesile olması dileğiyle bu çalışmamıza derc ediyorum: “Serîr-i bezm-gâh-ı fakrı her bir câna vermezler Değil her cânâ yâhû belki cânâna vermezler Efendi umma sen âb-ı hayât-ı bâdeden hisse Anı insâna tahsîs etdiler hayvâna vermezler Kadem rencîde kılma zahmet etme zâhidâ zîrâ Sımât-ı bezm-i 'irfânı kuru 'unvâna vermezler Gidip beyhûde bâr olma miyân-ı cur'a-nûşâna Bu 'işretgâh-ı ma'nâda sana peymâne vermezler Vücûdun hâk-i hırmen etmeyince seng-i gam Fahrî Hakîkat hırmeninden kimseye bir dâne vermezler.”
Sayfa 40
"Gitmesen iyiydi,"diye mırıldandı bakarken.Gitmesen iyiydi Bahariye... Ne elimizden tutanımız var artık ne ardımızdan toplayanımız, biz burada, baba kız dağıldık kaldık."
Reklam
Çünkü altına eski leğenini, çay tepsisini kapan çocuklar, Bahariye Yokuşu’ndan aşağı kayma keyfini yaşıyor. Babadan doğma zengin değil, yokuştan bozma kayak pistimiz orijinal tatil merkezi oluyor. Her ne kadar sisten durulmaz olsa da.
Kabine, tahmin olunabileceği gibi gruptan kolay ve çabuk geçti. İsmet Paşa yeni hükümette Dışişleri Bakanlığı'nı da üzerine almıştı. Kabine şuydu: Başbakan ve Dışişleri Bakanı: İsmet Paşa Adalet Bakanı: Mahmut Esat Bey İçişleri Bakanı: Cemil Bey Milli Savunma Bakanı: Recep Bey Bayındırlık Bakanı: Sırrı -Day- Bey Maliye Bakanı: Hasan -Saka- Bey Ticaret Bakanı: Ali Cenani Bey Bahariye Bakanı: İhsan Bey Tarım Bakanı: Sabri Bey
Sayfa 82 - Birinci Bölüm: Patlayan Bir Kurşun ve Sonrası | IX - İsmet Paşa BaşbakanKitabı okudu
Tekke ve Zaviyelerin Kapatıldığı günlerde İstanbulda ki, Tarikat ve Dergahlar.
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun'un çıktığı günlerde, İstanbul'da yarı resmi kimliğe sahip 307 tarikat merkezi vardı. Yasadan sonra tüm bu dergâh, tekke, hankâh ve zaviyeler kapatıldı. Aşağıdaki liste, Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi'nin 8. cildinden alındı. MERKEZİN ADI SEMTİ ZİKİR/AYİN
Sayfa 219 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Merhaba kitapseverler #Zamansız#UmutDikici#Aşk#Macera#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#engelsizokurlaokuyoruz#alıntı "Geçmiş ve şimdinin arasında sıkışıp kalmış bir ruhun gerçek ve hayalin sınırlarını aradığı bir yolculuga hazır mısınız? Kitabımız bizi eski İstanbul'un o dönemlerine götürüyor ve adeta yaşatıyor. Süreyya plajından tutunda Bahariye, Moda ve Beyoğlu' na misafir olmak... Peri ile arkadaşı bir ramazan gününde,okul çıkışında gezerlerken oda ne ? Kendilerini Bakireler mabedinde bulurlar. Peri birden fenalaşıp bir süre sonra kendine geldiginde ise kendini eski İstanbul ' döneminde bulur. Hiç bilmedi bir aile ve çevresindekiler ne yapacağını bilemiyor . Önceleri bu durum hoşuna gitmesede sonralarda ise eski İstanbul'un o güzelim sokaklarında ,plajlarında gezerken sevmeye başlar çünkü ananesinden bir çok kez hikayeler duymuştur. Doktoru Ruhi bey'in yardımcı olmasıyla işler kolaylaşır. Birde aşk kapıyı çalınca uyanmak istemez. Eski zaman ile şimdiki zamanda sıkışıp kalsada her rüyanın bir sonu vardır dimi Peri kendi zamanına döner ama rüyasında gördüğü insanları çok merak eder ve araştırmaya koyulur. Peri ' nin gördüğü rüya mıydı? Yoksa gerçeklerimi yaşayacaktı? Geçmiş ile bugünün arasında sıkışan Peri' yi ne sürprizler bekliyordu? Eski İstanbul'un o güzelim yıllarını sıcacık bir dille anlatan yazarımıza teşekkürler ediyorum. İlk tanışma kitabım olmasına çok çok sevindim doğrusu dolu dolu bir kurguyuda okumalısınız, tavsiyemdir. Sağlıcakla,kitapla kalın
UMUT DİKİCİ
UMUT DİKİCİ
İkinci Adam Yayınları
İkinci Adam Yayınları
Semra
Semra
Reklam
Bahariye Mevlevihanesi dervişlerinden rahmetli Hakkı Dede, semâ’ ederken öyle bir vecit hâline gelirdi ki, selâmbaşını bile duymazdı. Sakalından süzülen gözyaşları, deste-gülünü yıkardı. Semâî başı, yanına yaklaşarak ayağını vurur, selâmbaşını ihtâr ederdi de, Hakkı Dede, bunu bile duymazdı. Nihayet Hakkı Dede’ye sarılır. Hakkı Dede, birkaç çark da ona attırır, hıçkırıklar içinde, ancak o vakit kendine gelir, dururdu.
Sayfa 89
Mevlevi olan Abdülbaki Gölpınarlı, Bahariye şeyhi besteci ve şair Hüseyin Fahrettin Dede'den yol almıştır. Gölpınarlı'nın babası da mevlevidir.Babası, Baba Ahmet Agah yolundan mevlevi olmuştur. Abdülbaki Gölpınarlı, heterodoks temayülleri olan bir yazardır... Ömrünü, İslam tarihini ve kültür değerlerini, çarpık yorumlamağa ve bu yolla materyallzme hizmete harcamıştır. Önce mevlevi hırkası giyen, peşinden de şii olduğunu yazan Gölpınarlı'nın, eşcinselliği de söylentiler arasındadır. Bu söylentiyi, dillendirenlerin başında Attila İlhan gelmektedir
İsyan sırasında oluşturulan kabine:
Kabine şuydu: Başbakan ve Dışişleri Bakanı: İsmet Paşa Adalet Bakanı: Mahmut Esat Bey İçişleri Bakanı: Cemil Bey Milli Savunma Bakanı: Recep Bey Bayındırlık Bakanı: Sırrı Bey Maliye Bakanı: Hasan Saka Bey Ticaret Bakanı: Ali Cenani Bey Bahariye Bakanı: İhsan Bey Tarım Bakanı: Sabri Bey
Bahariye
-Bu bahar nerde kaldı, yau? -Onu bilmeyecek ne var, Bir başka bahara kaldı bahar
Reklam
Halil Can, mûsikîye olan ilgisini, babasından kalma bir alışkanlık olarak nitelendirmektedir. Tasavvuf ehli olan babası Şükrü Efendi’nin evlerinde düzenlediği toplantılarda okunan mevlîd ve ilâhîlerin, Halil Can’da daha çocuk yaşta iken mûsikîye karşı bir ilgi ve zevk-i selîm oluşturduğu anlatılmaktadır. Halil Can, anılarını anlatırken, evlerinde
BAHARİYE - Bu bahar nerde kaldı, yau? -Onu bilmeyecek ne var, Bir başka bahara kaldı bahar.
istanbul'un kültür hayatına damgasini vuran ve yetiştirdikleri öğrencilerine Türk mûsikisinin pek çok eserini notaya aldirtarak kaybolmaktan kurturan üç büyük Mevlevi şeyhinden günümüze kalan son bir hatira: (soldan sağa oturanlar) Yenikapi Mevlevihanesi postnişîni Mehmed Celåleddin Dede, Bahariye tr (ney 1 butun dan kok Mevlevihanesi postnişini Hüseyin Fahreddîn Dede ve Galata Mevlevihanesi postnişini Mehmed Atâullah Dede.
Sayfa 117Kitabı okudu
Eskiden Galata Mevlevihanesi'ne giderdiniz, orada İsmail Ankaravi ve Şeyh Galip vardı. Kâmil insanlar olarak Mesnevi'yi anlatırlardı. Yenikapı Mevlevihanesi'nde Osman Selahaddin Dede vardı. Bahariye Mevlevihanesi'nde Hüseyin Fahreddin Dede vardı. Hiçbiri size, niye zahmet ettin buraya kadar, al sana şu yayınevinden çıkmış Mesnevi, oku öğren, demezdi. Kendileri anlatırdı. Tasavvuf geleneğinde böyledir, insan-ı kâmil önceliklidir. Bir bilenden dinlersiniz önce. Dini kurallar için de böyledir. Tasavvufta, insan önce gelir.
Sayfa 136 - sufi
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.