"Tanrı, bir tuvaali boyar gibi yıldızları üzerine yağlı boya fırçasıyla bulutları serpiştirip onları yok etmiyor mu?"
"bulutların umut olduğunu düşündüm bulutlarım, bilyelerimdi. bulutlar kayboldu umutlar yok oldu."
“umutlar bak burada hem de renkli renkli bulutlar, umutlar"
“al eline fırçayı, kendi gökyüzünü aydınlığa boya."