Canım,
uzandığım yerde yazıyorum
yorgunum pek,
aynada yüzümü gördüm, adeta yeşil.
Havalar soğuk, yaz gelmeyecek.
Haftada otuz liralık odun lazım,
başa çıkılır gibi değil.
Demin, sofada iş görürken
Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam
Sana uzun heceli bir kent vereceğim
Girilince kapıları yitecek ve boş!
Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler
Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!
I
Birazdan bir kadın gelip karşımdaki sandalyeye oturacak ve ben ona aşık olacağım. Daha önce hiç görmediğim, adını bile bilmediğim bir kadına hem de. Kadını tanımıyorum ama kendimi tanıyorum çünkü. Hayatım boyunca hep böyle oldu. Okulda, mahallede ve meslek hayatımda tanıdığım her kadına aşık oldum ben. Hep sevdim, sevildiğimi hiç bilmiyorum.
Ah, nefesim kesilir
Bu yağmur dinmedi
Bak sarışın bile artık sarışın değil
Yaksa da derinden
Kalmıyor benimle
Ağrısı başka bir şeye evriliyor
Mabel Matiz
SARI SICAK (1)
Birinci Bölüm
Gün doğmadan çay tarlasında çaylar arasında arı gibi çalışıyor kelebek gibi uçuyordum iki kardeşim anam cıvıl cıvıl yeşilin içinde noktalar...
Ta ki babam gelene kadar o heybetli cüssesi ile yeri göğü inleten fırtınalı hortum ...
Hüüpp içine çekti.
Haşere ilacı ile ilaçlar gibi silleleriyle uçurdu;
Şıkspir ve 154 Sonnet *
Bütün dünyanın sahne olduğunu ileri süren William Shakespeare, çok yönlü İngiliz yazar, şair, oyun yazarı ve oyuncu. Soneler adlı şiir topluluğu dil bakımından İngiliz edebiyatında sıkı bir yere sahip, bu konuya hâkim olamayacağımdan fazla yorum yapmam doğru değil. Zamanın ruhunu iyi yansıttığı gerçeği sonelerde fazlasıyla
Belgrad ormanlarında koşmak istemişimdir her zaman, ne hikmetse kendimi gecenin bir yarısında ormanda koşarken buluyorum, kanımın hızlanması boğazımdaki damarlarda gerilme nefes alıp verirken soğuk havanın ciğerlerime dolması her şey güzelde arkamdan koşan kimliği belirsiz bu şahıs kim! Elindeki silahın parlak metal yüzeyini bir aralık görür
BU ŞEHİR
……….
Senin için yazılmış her şiir
Bu bedenin olsa keşke
Bak bir ömrü vereceğim işte bu şehir benim
Bir demir atmış ki gönlüm
Yosun tutmuş limanda kalmış toprağında servetim var
Anılarım çocukluğum ve geleceğim
Bağlamış elimi kolumu ne kadar uzağa gitsem de kopamadım
Ne kadar yakınsam ona Ben o kadar uzağım
Ondan her taraf tuzak