Hacının biri parasını çaldırmış ve Medine’ye gelmiş, memlekete dönecek parası dahi yok. Tabii üzülüyor, eli boş gitmek istemiyor. O zaman arkadaşı “Ravza’ya girelim, halini arz et bakalım ne olacak?” demiş. Neyse Ravza’ya girip dua ederken hem yol yorgunu hem de yaşlılıktan uyumuş. Bir iki saat uyuduktan sonra Ravza’dan çıkmışlar. Arkadaşı “Ne oldu?” diye sorunca, “Benden adam mı olur, uyumuşum” demiş. Arkadaşı “Peki hiçbir şey görmedin mi?” diye sorduğunda; “Gördüm, Medine’nin dışına çık, orada İmam-ı Azam oturuyor, ona Resulullah seni bekliyor de” dediler. Arkadaşı “İyi ya, sana vazife verilmiş, hemen gidelim” demiş Medine’nin dışına çıkmışlar. İmam-ı Azam da her sene hacca gelir, Medine’ye girmek için Resulullah’tan davet beklermiş. Bu sefer henüz davet gelmemiş. Nihayet iki kişinin geldiğini öğrenince hemen yanına çağırmış. Adam; “Resulullah’ı rüyamda gördüm, İmam-ı Azam’a söyleyin, beni ziyarete gelsin dedi” demiş. Günlerdir davet bekleyen İmam-ı Azam bu sözü duyunca “Elhamdülillah beklediğim haber geldi” demiş ve katibine “Misafire bir kese altın verin” diye seslenmiş. Adam tabii çok memnun olmuş. Bu sefer İmam-ı Azam “Ne olur bir kere daha söyler misin? Çok, çok hoşuma gitti” demiş. Adam bir daha söyleyince, katibe “Bir kese daha altın ver” demiş. Sonra bunlar Allahaısmarladık deyip çıkarlarken, İmam-ı Azam “Bir kerecik daha söyler misiniz?Bir kerecik daha söyler misiniz?” demiş ve bir kese daha altın almışlar. Medine’ye dönerken arkadaşı “Bak büyük kapının ihsanı da büyük olur” demiş.