En çok saçını ve gözlerini sevdiği kadınla, yanyana kimsesiz sokaklarda yürürken onun gözlerine bakamamak sadece sessizce onu dinleyip yürümektir... Bankta kafede kaldırımda yanyana otururken kafayı çeviripte bakamamak-tır.. En son ayrılıken evlere dönerken yüzyüze durup kafayı kaldırıp bakamamak-tır... Bunun adı yorgunluk değildir.Ki yorgun
23 Şubat (Doğumun 29.Sayfası)
Bugün 22 Şubat Akşamı evet..Evet,Evet.. Yarın yine Aynı sabaha uyanmak değil belki ama Seninle Aynı sabaha uyanmak diyelim. Ne güzel bir his.. Biliyorum Nesi güzel diyeceksin, Yani,Tıpkı Güneş'e bakamamak ama Güneş'in verdiği sıcaklığıyla dışarıyı izlemek gibi.İnsanların kalabalıklığına değil de,Güneşin ne güzel ısıtışına ve senin gözlerinle güneşin denk gelip sırıtışına misali Guzel bir his. Saçların ne güzel,Hele sarılışın. Gelen koku.. Yani Yağmurun toprakla buluşunca gelen koku hissi.. Biliyorum,Benzete benzete Toprak kokusunamı benzettin diyeceksin. Dünya'da ne güzel kokular varken,Ama hiçbirisi inan,O kokuya gömülmüyor maalesef. Ya gözlerin ? Kirpiklerinde salıncak kursam da Düşsem gülüşlerinin Kıyısına,Hani diyor ya kemal sunal,Sen gülünce Şuranda bi çukur oluşuyor ya Beni ölünce oraya gömsünler. Hah işte,O Noktadayım. Aslında çok şey yazmak geldi içimden,Ama Türkçe Alfabe bu kadar yetiyor seni anlatmaya,Yani 29 harften seni çıkarsam Anlamsızlaşıyor,O Alfabeler. Yani kısacası sevgilim,Sen doğduğunda 4 yaşındaymışım,Şimdi 32sindeyim hayatın ve sendeyim,Senli yıllardayım. Ve Allah bizi,Bizli yıllardan ayırmasın. İyi ki Doğdun,İyi ki varsın. Yirmi dilde seviyorum seni, seksen bir ilde. Seksen bin çeşit bitkinin, seksen bininde..
Reklam
Sevgilim
Üzülmeyi, ağlamayı,ihaneti, gözyaşlarını Sensizliği, ben yoksayışını , anıları hatıraları bir köşeye bırakıp hepsiyle vedalaşıyordum. Ama içimin bir yerinde seni özlüyordum,seni düşlüyordum,seni hayal ediyordum, bu kadar imkansız olmana rağmen bende bilmiyorum inan kendimle ne yapacam,bunca zaman sonra seni görmek acıydı,derindi,ve çokta çaresizceydi,seni o kadar özleyip sarılamamak,içimde sana söyleyecek sözlerle dolup taşarken, boğularak yutkunmak,seni o kadar severken yüzüne bakamamak , gözlerini kaçırararak ,iki yabancı gibi bir masaya oturup sahte gülücükler savuruyoz.ve içten çürüyoz. Anlayamadım sevgilim bu dünyayı Anlamaya çalıştım altında kalkamadım...
Her şeyi dışarıdan görmek, dile sığmazlığı sistemleştirmek, hiçbir şeye çekinmeden bakamamak, başkalarının görüşlerinin dökümünü yapmak!..
3 Aralık Dünya Engelliler Günü
Engelli olmak, bir tercih değildir. Hayatın bize sunduğu bir sınavdır. Bazıları doğuştan engelli bireyler oluyor, bazıları da hayatın içinde yaşanan kazalar ve hastalıklardan sonra engelli bireylere dönüşebiliyor. Bunu bir ''eksiklik'' olarak görmemeliyiz; çünkü hayat devam ediyor ve yaşama tutunmak gerekir. Bana göre en büyük
Bakamamak gözlerine en çok bu acıtıyor canımı...
Reklam
110 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.