Hayatın belirli safhalarında insan, inançsız ya da günahkâr olarak yaşamış olabilir. İnançlı olarak öldüğü takdirde diğer günahların affı konusu, Allah'a kalmış bir iştir. Fakat hangi yaşta olursa olsun, inançsız ölüm halinde aff sözkonusu değildir. Bunun için Kur'an-ı Kerîm'de "sadece müslüman olarak ölünüz" (Bakara;2/132) tavsiyesi yapılmıştır. Kimin ne kadar yaşayacağı ve ne zaman öleceği bilinmediğine göre (Lokman; 31/34) de insan, her an ölecekmiş gibi îmânlı ve günahsız olarak yaşamak durumundadır. Aksi halde, äkil-bāliğ olduktan sonra yaptıklarından sorumludur. Bu sorumluluk derecesi ve gerekiyorsa ceza süresi; hiç kimsenin tasarrufunda değildir. Bu yüce Allah'a aittir. Hiç kimsenin bu ilâhî iradeye ambargo koymaya da hakkı yoktur.
Sayfa 121 - Mustafa Varlı, 4. Baskı, Ankara 1999Kitabı okudu
1Ayet | vedalaşma
"Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti. Ya'kûb da: Oğullarım! Allah sizin için İslâm dinini seçti. Sakın başka türlü değil, sadece müslüman olarak ölünüz, dedi. Yoksa Ya'kûb'a ölüm geldiğin zaman siz orada mıydınız? O zaman Ya'kûb oğullarına: benden sonra kime kulluk edeceksiniz? Diye sormuştu. Onlar da: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshâk'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak ona teslim olmuşuzdur, dediler." [ Bakara sûresi (2), 132-133 ]
Sayfa 209 - kampanya kitapları | 4. cilt
Reklam
Ayetler
Bu dini İbrahim, kendi oğularına vasiyet etti, Yakup'ta öyle yaptı: "Ey oğullarım! Muhakkak ki, bu dini size Allah seçti, başka dinlerden uzak durun, yalnızca müslüman olarak can verin!" dedi. Bakara Sûresi 2/132 Hz. İbrahim'in Kabe inşası ve duası, Hz. Yakup'un ölüm anında oğullarının verdiği söz. ' İbrahim: Merhametli baba demek Halil(Dost), İmamet-i Kübra (Büyük imam, din ve dünya işlerinde öncü) ' İbrahim oğulları İshak ve İsmail İshak oğlu Yakup (İsrailoğulları) İsmail soyundan Efendimiz (İbrahimoğulları) Aslında ikisi de Hz. İbrahim'e dayanıyor ve Hz Yakup ölüm anında 12 oğlu senin İlah'ına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlah'ına ibadet edeceğiz diye söz veriyorlar şimdi bu ayetlerle bu hatırlatılıyor.
Sayfa 482 - Azim
Demek ki Tanrı da bir şeyleri sonradan anlayabiliyormuş
Bakara Suresinin 235. ayeti: “Evlenmeye ilişkin isteğinizi kadınlara çıtlatmanızda ya da içinizden geçirdiğinizi saklamanızda size bir günah yoktur. (Çünkü) Tanrı bildi-anladı ki (takılıp) yoğunlaşacaksınız onlara. (O kafanıza koyduğunuz kadınları gönlünüzden ve dilinizden düşürmeyeceksiniz. Yanaşın.) Ama onlarla gizlice sözleşmeyin. Meğer ki uygun bir söz söyleyesiniz…” Burada da “Tanrı’nın bilip anladığı” belirtilen şey, “insanların, kadınlara olan düşkünlüğü.” Yani: “Tanrı bilip anladı ki: Siz o kadınlara kafanızı takmadan, içinizden geçirmeden edemeyeceksiniz. Onun için buna yol verildi. (6) İstediğinizi çıtlatmanızdan sakıncayı kaldırdı Tanrı. Ama hemen o sırada isteğinizi açıklamanızı yasakladı. Duyulan istekte de bir sakınca yok.(7) Demek ki burada anlatıldığına göre, “Tanrı, insanların kadınlara olan düşkünlüklerini anlamamış olsaydı, evlenmek için kafaya konulan kadına olan ilgiyi ve evlenme isteğini kadına çıtlatmayı yasak bırakırdı.” (6) M.Ali Sabunî, Safvetu’t-Tefasir, 1/51. (7) F. Râzî, 6/132. Bu konudaki tartışmalar için ayrıca bkz. Taberî, tefsir, 2/323-325.
Bakara Suresi 132. Ayet
Allah sizin için bu dini (İslâm'ı) seçti. (2-Bakara) (1. Cüz-4. Hizb)
Sayfa 19 - Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Haziran 2015
Bakara Sûresi, 212. Ayet
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberleri gönderdi; onlar aracılığı ile anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hüküm vermek için gerçeği içeren kitabı indirdi. Ancak kendilerine apaçık gerçekler geldikten sonra aralarındaki kıskançlık yüzünden, o kitap hakkında anlaşmazlığa düşenler de onun kendilerine verildiği kimseler oldu. Sonra Allah onların, üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeği, kendi izniyle müminlerin bulmasını sağladı. Allah dilediğini doğru yola iletir. [Ümmet "bir din üzerinde birleşen topluluk" demektir. Ayetteki ümmet kelimesinin, "aralarında ortak inanç ve değerlerin bulunduğu, birlik ve beraberlik içinde yaşayan bireylerden oluşan topluluğu" ifade ettiği anlaşılmaktadır (Bakara 2/134). Ayete göre insanlar (insan topluluğunun ilk örneği veya herhangi bir insan topluluğunun ilk oluşumu) başta birlik ve dirlik içinde yaşayan bir topluluk iken zaman içinde ihtilâflar baş gösterdi, Allah birlik ve dirlik bozulmasın diye kitaplar ve peygamberler gönderdi, ama kıskançlık, egoizm gibi duygular yüzünden insanlar âyetleri sağa sola çektikleri için kitap üzerinde de ihtilâfa düştüler. Allah'a içten inanan ve ibadetlerle nefsini eğitenler, bütün peygamberlerin getirdiği ve aynı inanç esaslarını içeren kitapları doğru anladılar ve doğru yolu buldular (Bakara 2/131-132, 136; Nisâ 4/163; Maide 5/69; Hac 22/78).J
Sayfa 32
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.