"Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti. Ya'kûb da: Oğullarım! Allah sizin için İslâm dinini seçti. Sakın başka türlü değil, sadece müslüman olarak ölünüz, dedi.
Yoksa Ya'kûb'a ölüm geldiğin zaman siz orada mıydınız? O zaman Ya'kûb oğullarına: benden sonra kime kulluk edeceksiniz? Diye sormuştu. Onlar da: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshâk'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak ona teslim olmuşuzdur, dediler."
[ Bakara sûresi (2), 132-133 ]
Allah’tan Korkmak
İnsanın asıl yaratılışına uygun yaşayabilmesinin nelere bağlı olduğunu bilen Rabbimiz, öncelikle kendisine inanılmasını ister. Hemen ardından da zatının sevilmesini ve aynı zamanda da korkulmasını talep eder.
“Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa öylece korkup sakının ve siz müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin” (Âl-i İmrân3/102). “Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun. Hiç şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır” (Haşr 59/18). “Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır” (Bakara2/196). “Allah’tan korkup sakının ve gerçekten bilin ki siz O’na döndürülüp toplanacaksınız” (Bakara 2/203).
Yüce dinimiz, Allah’tan korkmanın bir gereği olarak, kendi dışımızdaki herkese ve herşeye zarar vermekten uzak durmamızı ister. Adaletli olmayı, iyilik yapmayı emreder, her türlü kötülüğü, fenalığı nehyeder.