Vahiylere göre kadınlar, “aklen ve dinen dûn” sayılıp, iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına bedeldir; mirasta da kadın erkeğin yarı payına sahiptir (örneğin, Bakara Suresi, ayet 282; Nisa Suresi, ayet 11, 176); oysa kanunlarımız böyle bir zihniyeti redle, gerek şahitlik ve gerek miras konularında kadını erkeğe eşit kılmıştır. Yine bunun gibi, vahiylere göre erkeklerin dörde kadar kadınla evlenmeleri (ve ayrıca diledikleri sayıda cariye edinmeleri) olasıdır (Nisa Suresi, ayet 3); oysa böyle bir şey, kanunlarımıza göre cezai hükümlerle yasaklanmıştır.
Çağdaş devlet anlayışımızın temelini oluşturan şey, tek kitaba bağlı olarak vahiylere göre yaşamak değil, vahiyler yerine aklı koymaktır.