"Allah'tan sakının." [Bakara Suresi 282] ayetinin hemen ardından akla, "nasıl takvalı olunur?" sorusu gelmektedir. Adeta bu soruya cevap olarak da "muhakkak ki Allah size öğretiyor ve siz de buna göre sakınacaksınız" denilmektedir. Dolayısıyla ilmin amelden önce gelmesi kaçınılmaz olur. Bunun için amel etmeden önce amel etmek için kendisine lazım olan Allah'ın hükümlerini öğrenmesi Müslüman'a farzdır. Çünkü bilmeden amel etmek mümkün değildir. Hükümleri öğrenmek ve bu hükümlere göre de amel edebilmek için sormak gerekir. Bu durumda olan bir kimse ise mukallit olur. Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Bilmiyorsanız zikir ehline sorun." (Nahl Suresi 43] Bu ayet bütün muhataplara şamildir. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de başı yarılan adam ile ilgili sahih bir hadiste şöyle buyurmuştur:
"Dikkat edin! Bilmediğiniz zaman bilenlere sorun. Cehaletin ilacı ancak sormaktır." [Ebu Davud, Cabir'den tahiriç etti) Sahabe zamanında insanlar müçtehitlerden fetva sorarlar ve şer'i hükümlerde onları taklit ederlerdi.
Namazı dosdoğru kılın, (şuurla ve huzurla ikame edin,) zekâtı (kamu payını devlete) verin ve rükû edenlerle birlikte siz de rükû edip (İslami hükümlere bağlı kalın).
"Şüphesiz en son varış Rabbinedir." (Necm,42) ve bunun hemen ardından gelen ayet: "Ve muhakkak ki, güldüren de ağlatan da O'dur." (Necm 43) güldüğün ve keyifli olduğun her an sana Allah tarafından bahşedimiştir. Ve ağladığın her an da Allah tarafından nasib edilmiştir. Üzüntüden gözyaşı dökeriz, ama en güçlü gözyaşları üzüntü gözyaşları değildir. Mutluluktan kendinizi kaybettiğiniz anda, kahkahaların yerini gözyaşı alır. Ve bu ayet için o kadar güzel yer seçilmiştir ki... Sonunda Rabbimize vardığımızda, "Son varış Rabbinedir." (Necm 42)
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
245. Kim Allah'a güzel (karşılık beklemeden) bir borç verirse Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah'tır ve O'na döndürüleceksiniz.
["Allah'a borç verme" şeklinde çevrilen karz-ı hasen, Allah rızasından başka bir menfaat beklenmeden verilen borçtur. Kutsi hadislerde Allah, "hasta ziyaretini kendini ziyaret, aç bir kimseyi doyurmayı kendini doyurmak" olarak ifade buyurmuştur (Müslim, "Birr", 43). Burada da güzel borç vereni kendisine borç veren gibi kabul ederek yardım sever müminleri ödüllendirmiştir.]
Eûzü billâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm!
Allah’ü Teâlâ’ya hamd, Rasûlü Muhammed Aleyhisselâm’a ailesine ve ashabının tümünün üzerine olsun!
İlâhi yâ Rabbi! Aman yâ Rabbel âlemîn! Yâ Hayy, Yâ Kayyûm! Yâ zel celâli vel ikram!
• Anlat bana güzel dost. Bu dünyada kimler aldandı?
• Allah’ü Teâlâ’nın yarattığı her şeyi görüp de;
Bu ayet(Bakara 219) iner inmez, Muhammed tarafından Ömer'e okunuyor. Fakat Ömer, bunu yeterli bulmuyor ve tekrar içki yasağı i le ilgili az önceki duasını tekrarlıyor. Zaman içinde bu kez de Nisa Suresi'nin 43'üncü ayeti iniyor. Bu ayette kısaca, "Ey iman edenler!Siz sarhoş iken, ne söylediğinizi bilinceye kadar; cünüp iken de, yolculuk halinde olmanız müstesna boy abdesti alıncaya kadar namaza yaklaşmayın..." içeriği işlenmektedir. Böylece, bu ayette de içkiyle ilgili kesin bir yasak görülmemektedir.
Ve benim Kur'an'da en çok sevdiğim ayetlerden biri şudur:
"Şüphesiz en son varış Rabbinedir."(Necm,42) Ve bunun hemen ardından gelen ayet:"Ve muhakkak ki, güldüren de O'dur, ağlatan da O."(Necm,43) güldüğün ve keyifli olduğun her anı sana Allah tarafından bahşedilmiştir. Ve ağladığın her an da Allah tarafından nasib edilmiştir. Üzüntüden gözyaşı dökeriz, ama en güçlü gözyaşları üzüntü gözyaşları değil, mutluluk gözyaşlarıdır. Mutluluktan kendinizi kaybettiğiniz anda, kahkahaların yerini gözyaşı alır. Ve bu ayet için bu kadar güzel bir yer seçilmiştir ki... Sonunda Rabbimize vardığımızda,"Son varış Rabbinedir."
Soru: Tanrının yazgısında, sözünde, "DEĞİŞME", "DEĞİŞTİRME" olur
mu?
Kimi ayetlere göre, "Hayır, kesinlikle olmaz".
Ayetler:
"(Tanrı söylüyor): Benim katımda SÖZ DEĞİŞMEZ..." (Kaf Suresi, 29. ayet.)
"...Tanrı'nın sözlerinde DEĞİŞME olmaz..." (Kehf Suresi, 64. ayet.)
Bu doğrultuda başka ayetler de var (bkz. Ahzâb Suresi, 62. ayet; Fâtır Suresi, 43. ayet; Fetih Suresi, 23. ayet; En'âm Suresi, 34, 115. ayetler).
Kimi ayetlere göreyse, "Evet, DEĞİŞME ve DEĞİŞTİRME vardır. Tanrı dilediğinde değişiklik yapar. Her şeyi yazıp çizdiği LEVH-İ M AHFUZ'da yazar, bozar, yeniden yazar".
Ayetler:
"Biz bir ayeti başka bir ayetin yerine değiştirdiğimiz zaman..." (Nahl Suresi,
100. ayet.)
"Herhangi bir ayeti 'nesh' eder ya da unutturursak..." (Bakara Suresi, 106.
ayet.)
"Tanrı dilediğini siler, dilediğine yer verir. Ana Kitab (Levh-i M ahfuz) O'nun
yanındadır." (Ra'd Suresi, 39. ayet.)
İbrahimî dinlerin kitaplarını okumaya ilk Bakara 136. ayeti okuduğumda karar vermiştim. O ayet: “Deyin ki: Biz Allah’a; bize indirilene (Kur’an-ı Kerim’e), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen ile, bütün peygamberlere Rabblerinden kendilerine verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt