128. Ey rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.
129. Soyumuzdan, onlara senin âyetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları arındıracak bir elçi çıkar rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi."
["İbadet usulleri" diye çevirdiğimiz menâsik (tekili mensek) "ibadet yerleri" veya "ibadetin uygulanış biçimleri, usulleri" demek olup âyetin bağlamından, bu kelimenin özellikle haccın erkân ve âdâbıyla bunların uygulandığı mahallere işaret ettiği anlaşılmaktadır.
Müfessirlere göre, Hz. İbrâhim'in bu duasında Hz. Muhammed'in peygamberliği kastedilmiştir. Nitekim daha sonra İsmail aleyhisselâm Mekke'ye yerleşerek Cürhümlüler arasında yaşamış, onlardan Arapça öğrenmiş, on iki oğlundan her biri bir kabilenin reisi olmuştu. Böylece Hz. İsmail'in soyu Cürhümlülerle karışarak Araplaştığı için bunlara Arab-ı müsta'ribe denilmiştir. Hz. Peygamber'in yirmi birinci göbekten atası olan Adnan Hz. İsmail'in soyundandır. Hz. Peygamber, "Ben atam İbrahim'in duası, İsa'nın müjdesiyim" buyurmuşlardır (Müsned, IV, 127, 128, V, 262).]
Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandığı, size de kendi kazandığınız. Siz onların işlerinden sorulacak değilsiniz.
(Bakara Suresi; 134, 141)
Bir aralık Yahudileri hoşnut etmek ve bu sayede kendisine çekmek maksadıyla Muhammed, Kıble yönünü Mekke'den Kudüs'e çevirir. Fakat az geçmeden anlar ki bu yaptığı iş faydasızdır; zira Yahudiler ona yanaşmazlar. Üstelik de bazı Müslümanlar, Kıble'nin Kudüs yönüne çevrilmesini yadırgamışlardır. Yahudileri kazanamayacağını anlayınca
"Herkesin yöneldiği bir istikamet (kıble) vardır. Siz hayır işlerinde yarışın. Nerde olursanız olun, Allah sizi bir araya getirecektir. Allah her şeye kadirdir."
(Bakara.148)