“Yalnızca akşam yaşar Hâşim, Dranas geceye saplanır, Nâzım’da sabahın büyülü gücü salınır, Asaf ne geceyi ne gündüzü tanır, şimdidedir, şimdide.“
Bu kitap üzerine bir inceleme yapmak fikrimde yoktu. Zira herkes bilirdi 
Özdemir Asaf’ın az sözle çok şey anlatma sanatının üstâdı olduğunu, anlaşılmak için değil anlamak için şiirler yazdığını… Zordur dili
Cenab-ı Aşk
Yazar 
Dücane Cündioğlu 5'nci eseri. Bilgi birikimi olsun, ilmi olsun hayran olduğum isimlerden. Bazen bazı görüşleri biraz "uç" olsa da kendisini hem yazıları olsun, hem videoları olsun takip ettiğim isim. Felsefik bakış açısından çoğu meseleye değinmesi alanında uzman olduğunu zaten gösteriyor. Kitap bir deneme formatında yazılmış, dili gayet sade bir kitaptı. Genelde felsefik bakış açısıyla yazılan kitapların dili ağır olur ama bu kitabı okurken o ağırlığı hissetmeyeceğinizi düşünüyorum.
Kitapta: "Kendi" olmayı anlatan, ne olduğundan çok "ne olmalı" ile ilgilenen, dış seslere kapılmış hayatlara fener tutmaya çalışıyor. Sorgulatan bir deneme olmuş. İç sesiyle yaşadıkları arasında çelişenlere tavsiye edilebilir.
"Varlığa gelen her ademin kendini varlığa getirene ihtiyacı iki cihettendir; ilki varlığa getirdiği için, ikincisi varlığını sürdürmesini sağladığı için. Evet, varlığa gelmenin bir sebebi olduğu gibi, var kalmanın, varlıklı olmanın da bir sebebi vardır. İki farklı sebepten değil, bir sebebin iki cihetinden söz ediyoruz aslında. Varolabilmemiz için muhtaç olduğumuza varlığımızı sürdürmek için de muhtaç olmaktan... Böylelikle varolanların tümü iki sıfatla muttasıf olmak zorunda: vücûd ve beka. Demek ki aşk vücûdu baki kılmak için çırpınanların değil, vücûdu fâni kılmak için çabalayanların mesleki. O halde Cenab-ı Aşk yariniz ve yardımcınız olsun efendim!" Diyor yazar.
Keyifli ve anlamlı okumalar diliyorum
