Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Muhammed Baki Çelik

Muhammed Baki Çelik
@bakimhmt
Bir 'Diriliş İnsanı' yetiştir.
Muhammed Baki Çelik bir yorumu yanıtladı.
İNSANA KARŞI İLERLEME!
Amerikalı bilim insanı R. Oppenheimer'e göre (Amerika'nın hidrojen bombasının mucidi), insanlığın son 40 yılda gerçekleştirmiş olduğu teknik ve maddi gelişme, daha önceki 40 asırda kaydedilen ilerlemeden daha büyüktür. 1900’dan 1960'a kadar insana erişebildiği mesafe 10²6'dan 10⁴0'a, ısı 105'ten 10¹¹'e, basınç 10¹0'dan 10¹6'ya yükselmiştir.
Muhammed Baki Çelik okurunun profil resmi
Dünyanın en zengin ülkesi ABD'de yılda 5 milyon ağır suç işleniyor, 1960 ile 1970 yılları arasında suç oranı, nüfusa göre 14 katı fazla arttı (%178'e karşı %13). Bu ülkede 1964 yılı itibariyle 12 saniyede bir suç, neredeyse saatte bir cinayet, her 25 dakikada bir tecavüz, her 5 dakikada bir gasp ve dakikada 1 otomobil hırsızlığı yaşanıyor (Bilgiler, FBI yıllık raporundan alınmıştır). Özellikle endişe verici nokta genel temayüldür: 1951 yılında her 100.000 kişiye 3.1 cinayet olayı düşüyordu, bu oran 1961 yılında 5 cinayete, 1967 yılında 9 cinayete kadar çıktı. 16 yılda cinayet oranı üç katına çıktı. Batı Almanya'da 1966 yılında 2 milyon suç işlendiği kayıtlara geçti, 1970'te bu sayı 2.413.000'e tırmandı. İngiltere'de kasten adam öldürme oranı son on yılda %35 oranında artarken, İskoçya'da şiddet suçları %100 oranında arttı. 1962'den 1970'e kadar Kanada'da cinayet sayısı iki kat arttı (tam olarak %98,2. Bu artışa 1962'de idam cezasının kaldırılması da belli bir ölçüde etki etmiştir). 10 yıllık süre içinde (1966-1976) Fransa'da hırsızlık olayları %177 oranında artış göstermiştir (Fransız hükümetinin resmi verileri). Sovyet Psikiyatr N. Hodakov’un yaptığı araştırmalar, özellikle medeni ülkelerde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra alkol kullanma oranlarının muazzam şekilde yükseldiğini göstermektedir. Dünyada alkol satışı 1940'tan 1960'a kadar iki kat, 1965'e kadar 2,8 kat, 1970 te 4,3 kat, 1973'te 5,5 kat artmıştır. Alkolün kadın ve gençler arasında yaygınlaşması da ayrı bir fenomendir. Yaşadığımız dönemde alkolizm zengin ve eğitimli kesimin problemi hâline geldi. Eğer alkol (ya da uyuşturucu) bir sığınak, bir savunma mekanizması ise, zengin ve eğitimliler nasıl bir sığınak arıyor ve neyden kaçıyorlar? Kadın erkek fark etmeksizin her on vatandaşından birinin kronik alkolizmden muzdarip olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalan İsveç, alkol vergisini önemli miktarda artırsa da bunun yarattığı etki azami düzeydedir. Günümüzde pornografinin vahşi istilası da muhtemelen aynı köklere sahiptir. Ünlü Psikiyatr Profesör Blanchar bu fenomeni şöyle açıklamaya çalışıyor: “Hâkim ideoloji gittikçe insan şahsiyetini saf dışı ederek, insanı uyumak-metro-iş döngüsüne göre otomatik bir yaşam tarzına doğru yönlendiriyor. Bu formül aslında belli bir yaşam standardı sağlasa da, insanı tüm gerçek tecrübelerden ve heyecanlardan mahrum bırakıyor. Her şey, önceden hazırlanmış durumda. Yıllık tatiller bile organize edilmiş ve belli bir plana göre işlemekte, iştirakçiler bile buna müdahale edememektedir... Böyle bir ortamda çoğunluk kendinden kaçma ve ucuz bir şekilde daha farklı bir şey tecrübe etme ihtiyacımı duyuyor. Bu ihtiyaç, porno filmlerle suistimal edilmiştir." Şans oyunları da medeni ülkelerde "ilerleme" kaydetmektedir. Adam başına harcanan meblağlar göz önüne alındığında şans oyunlarının en çok rağbet gördüğü ülkelerin başında İsveç daha sonra ise İsrail ve Danimarka var ki bu eğri, uygarlık seviyesi eğrisinden çok az bir farkla ayrılmaktadır. Gelişmiş zengin ülkelerde II. Dünya Savaşı'ndan sonra genelde her şeyi olan ama hiçbir şey istemeyen hüzünlü bir nesil ortaya çıkmıştır. İntihar ve psikolojik rahatsızlık vakalarının medeniyet seviyesi ile doğru orantılı olmasını nasıl izah edebiliriz? “Psikolojik olarak oldukça ilginç bir gerçek şudur ki insanların refah seviyeleri arttıkça memnuniyetsizlikleri de artmaktadır,” diye şikâyet ediyor Amerikalı bir psikolog. ABD'nin tüm hastanelerindeki yatak sayısının yarısından fazlası ruhsal hastalığı olanlara ayrılmıştır. Amerika Kamu Sağlığı Teşkilatı'nın verilerine göre (1968) her beş Amerikalıdan biri sinir krizi geçirmiş veya buna yakın bir hâle gelmiştir. Milli gelir, okuma yazma oranı, istihdam ve sosyal güvenlik konularında birinci sırada yer alan İsveç, eş zamanlı olarak intihar, alkolizm ve ruhsal hastalık vakaları söz konusu olduğunda acıklı rekoru elinde tutmaktadır. İntihar, "sanayileşme, şehirleşme ve aile fertlerinin sayılarının azalması ile doğru orantılıdır." Psikiyatr Doktor Vladeta Jerotić şunları söyler: “... Günümüz dünyasinda umumi bir hâl alan ataerkil toplumun ve aile birliğinin çöküşü, iç memnuniyetsizlik havasına katkıda bulunuyor. Bu memnuniyetsizliğin ise iki tür tezahürü olur, ya kin ve öfke ya da uyuşturucu kullanımı neticesi olarak zamanla genel bir ilgisizlik hâline dönüşen pasiflik ve kabullenmişlik hissi (NIN.9.11.1969)."
Muhammed Baki Çelik okurunun profil resmi
Harvard Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar Müdürü Roger Rawel, kısa bir süre önce Amerika Senatosu çerçevesinde teknolojinin toplum ve insana etkilerini inceleyecek bir komite kurulmasını teklif etti. "Modern hayat koşulları sayesinde insan ömrü neredeyse otuz yıl uzayacak fakat bu, sıkıcı ve boş bir hayat olacak” ifadesi kendisine aittir. Materyalistlerin görüşünün aksine, medeniyet ve rahatlık insan doğasına uygun değildir. “Gerçekleşmeyen arzu acıyı, gerçekleşen arzu doygunluğu doğurur”(Schopenhauer). Medeniyetin bu işgali karşısında Brezilya’da her yıl orman sinırları 10-15 km geriye çekilmekte. Yeşilliklerle kaplı zengin topraklar çölleşmekte. ABD’de tatlı suların %80'i sanayi atıklarıyla kirletilmiştir. ABD’de fabrika bacaları ve otomobiller yılda 230 milyon ton zararlı maddeyi atmosfere boşaltmaktadır. Fransa'da yalnızca termosantraller 1960 yılında havaya 114 bin ton kükürt gazı ve 82 milyon tondan fazla kül saçmıştır. Alınan bir dizi önleme rağmen 1968 yılı itibariyle bu sayılar iki katına çıkmıştır. Üstünde sis ve duman bulutlarının dolaştığı ABD şehirlerinde akciğer kanserine bağlı ölüm oranları 20 yılda 50 kat, İngiltere ve İsviçre'de ise son 50 yılda 40 kat artmıştır. Tokyo'da büyük bir kavşak olan Janaga'da yapılan tahkikler sonucunda 49 yayadan 40'ının kanında normal miktardan 7 kat daha fazla kurşun tespit edilmiştir. Bu kurşunun ana kaynağı arabaların egzoz gazlarıdır. Otomobil icat edildiğinden beri, bu yüzyıldaki bütün savaşlarda ölen insanlardan çok daha fazla sayıda kişiyi öldürmüştür (Bu bilgi, 1976 yılında Paris'te düzenlenen “Uluslararası yollarda emniyet konferansı” sırasında Amerikalı Otoyol Uzmanı Norbert Timan tarafından paylaşılmıştır). BİZ BU "İLERLEME”DEN NASIL KURTULACAĞIZ? MEDENİYETİN İÇİNDE BÜTÜN BU SORUNLARA ENGEL OLABİLECEK HERHANGİ BİR GÜÇ GÖRÜNMEMEKTEDİR. ÖYLE GÖRÜNÜYOR Kİ, TEK ÇARE DİNÎ VE AHLÂKİ EĞİTİM VE AİLEDİR. NE VAR Kİ, NE BİLİM DİNE SIĞINABİLMİŞ, NE DE MEDENİYET KLASİK AİLE MODELİNE DÖNEBİLMİŞTİR. MEDENİYET AÇISINDA ÇEMBER KAPANMIŞ DURUMDADIR.
Reklam
Köy ve Şehir
Şehrin büyüklüğü arttıkça, dindarlık azalmaktadır', daha doğrusu, insanda yabancılaşma etkisi yaratan şehircilik unsurları yükseldikçe dindarlık seviyesi düşmektedir. Çünkü şehrin büyüklüğü arttıkça üstündeki gök daha az görünür olur, doğa ve çiçekler de azalır; duman, benzin ve teknik araçlar artar, şahsiyet azalır, gittikçe kitleye doğru indirgeniriz. Şehir ne kadar büyükse, suç oranı da o kadar büyüktür. Dindarlık şehrin büyüklüğü ile ters orantılı, suç doğru orantılı bir yol izler. Bu iki fenomenin sebebi ortaktır. İkisi de, tatbiki, “yaşanmış estetik” olarak adlandırabileceğimiz şeyle doğrudan bir bağ içindedir.
Muhammed Baki Çelik okurunun profil resmi
Köydeki insan yıldızlı göğü, çiçek kaplı çayırları, dereyi, bitkileri ve hayvanları seyretme şansına sahiptir. Doğa ve elementlerle her gün, dolaysız bir temas hâlindedir. Köy insanın sadece uzaktan seyretmeyip genelde dâhil olduğu zengin folklor, düğün adetleri, halk ezgileri ve oyunlar, şehirli insanın tamamen mahrum kaldığı, belli bir miktarda kültürel ve estetik bir yaşanmışlığı getirir. Sıradan bir büyük şehir insanı, güzel ve kendi kendine olan şeylerin bastırıldığına şahit olur. O, çoğunlukla büyük şehrin tek tip koğuşları içinde büyümüş, kitle iletişim araçlarının pasif bilgileriyle beslenmiş, etrafı seri üretimin çirkin ürünleriyle sarılmıştır. Tüm ilkel halkların sahip olduğu ritim duygusu, çağdaş insanda neredeyse tükenmiştir. Şehirli insanın sanatsal ve genel anlamda estetik haz duymak için daha fazla fırsatı olduğu inancı günümüzün en tuhaf yanılgılarından biridir. Şehir nüfusunun çok küçük bir kısmının gittiği konserler, müzeler veya sergiler, köylü insanın günlük hayatında gün doğumu veya baharda doğanın canlanması gibi eşsiz manzaralar karşısında, belki de farkında olmadan ama çok güçlü bir şekilde estetik heyecanın yerini alabilirlermiş gibi. Şehir nüfusunun çok büyük bir çoğunluğu natüralist atmosferdeki en büyük heyecanlarını futbol ya da boks maçlarında hissetmektedir. Köylülerin etrafindaki her şey canlı ve doğaldır, işçilerin etrafındaki her şey cansız ve mekaniktir. Köylülerin dindarlığının ve işçilerin ateist oluşunun sebebini, maddi şartlar veya eğitim seviyeleri arasındaki farkta değil, farklı manevi atmosferde ve görülen ile mevcut olanın farklı tecrübe edilmesinde aramak gerekir. Din hayata, sanata, kültüre aittir. Ateizm, tekniğe, bilime, medeniyete aittir.
Düalizmin Refleksi
Medeniyet içinde, insanın maddeye olan bağımlılığı mütemadiyen artış göstermektedir. Kadın, erkek, çocuk her bir Amerikalının yılda 18 ton malzeme kullandığı araştırmalarla ortaya konulmuştur. Medeniyet, sürekli yeni ihtiyaçlar yaratarak, üstelik gereksiz ve fazlalık olan şeylere karşı ihtiyaç geliştirerek, insan ve doğa arasındaki madde alışverişini yoğunlaştırmak, haricî hayatı dâhilî hayatın zararına teşvik etmek gayesindedir. “Sahip olmak için üretmek, israf etmek için sahip olmak” medeniyetin doğasında bu vardır. Diğer taraftan, her kültür -kültürün dinî mahiyeti de buradadır- insan ihtiyaçlarının sayısının, en azından onların tatmin derecesinin azaltılmasını ve bu suretle insanın iç özgürlüğünün artırılmasını amaçlar. Budizmin “arzuları yok edin” ilkesi karşısında, medeniyet, adeta ters bir mantığın yasalarına uyarak, tam aksi bir düstur edinecektir: "Durmadan yeni arzular yaratın."4
Muhammed Baki Çelik okurunun profil resmi
4: Bir süre önce New York Times gazetesinde yayınlanan bir makalede bu düstur “Yeni Çağ’ın ilk emri” olarak nitelendirilmiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Düalizmin Refleksi
Bütün kültür dinin insana etkisinden veya insanın kendisine etkisinden ibaretken, bütün medeniyet zekânın doğaya, dış dünyaya etkisi anlamına gelmektedir. Kültür “insan olma sanatı”, medeniyet ise işleme, üretme, yönetme, eşyayı daha mükemmel hâle getirme kabiliyetidir. Kültür “mütemadi bir kendini yaratma" medeniyet dünyayı devamlı olarak değiştirme demektir. Bu, insan ile madde, hümanizm ile şozizm(chosism) karşıtlığıdır.
Muhammed Baki Çelik okurunun profil resmi
Chose-şey kelimesinden gelmektedir. Durkheim’ın bir ifadesidir. Belirli bir fenomenin nesnel, dıştan, “şey olarak” incelenmesini talep eden bir yöntemdir.
25 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.