"Gece inmiş şehre
Sadece şiir merhem olur gönlümün karasına
Birbirine kırgın duvarlar, insanlar ve gölgeler
Şimdi ne yazsam da geçse kalbimin küsü?"
İnsanın her şeyden yorulduğu zamanlar oluyor. Yemeden, içmeden, çalışmaktan, eşten, yardan dosttan, arkadaştan… en çok da kendinden yorulduğu zamanlar. İşte o zamanlarda insan, yorgunluğunu
Sabah markette alışveriş yaparken portakal almaya gittiğimde biri 1.99 TL, diğeri 3.99 TL olan iki farklı cins portakal gördüm. Biraz daha kaliteli olduğu için 3.99 olana gittim. Yanımda benimle birlikte aynı portakaldan alan bir adam daha vardı.
Ben bir şey demeden "İçine ettiler memleketin" diye laf attı, cevap vermedim.
Saydıklarımız der ki; “Sabır ile dut yaprağı atlastan kumaşa döner.” Ne kadar da doğru söylerler. Keza bu Babil’de ölüm İstanbul’da aşk’ta da öyle bir şeydir. Peki doğru olan neydi. Dağ başında fütursuz bir meyve iken kazanlarda kaynayıp, ateşler de yanıp kağıt olmak mı? Yoksa üzerine kıymetli, kerametli sözler yazılan bir eser olmak mı? Hangisi
Evet, insana verilen bütün cihâzât-ı acîbe, bu ehemmiyetsiz hayat-ı dünyeviye için değil; belki, pek ehemmiyetli bir hayat-ı bâkiye için verilmişler.
Sözler