Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Can özünden besmeleyi çekende dil yanmazsa ben yanarım sultanım.
Alev alev ruhta, canda bu ateş Bakmakla görülmez bende bu ateş Bırakılsa hangi günde bu ateş Yıl yanmazsa ben yanarım sultanım Abdurrahim Karakoç.
SULTANIM
Söz: Abdurrahim KARAKOÇ Müzik: Ekrem ÇELEBİ youtu.be/ZXLp4kNPNDo Can özümden besmeleyi çekende Dil yanmazsa ben yanarım sultanım Hak uğruna bir sefere çıkanda
Reklam
Bakmak ve Görmek
"İnsan bakmasını bilirse, hayat yeterince zengindir. Görmekten aciz birinin Paris'e ya da Londra'ya gitmesi bir işe yaramayacaktır." (Sayfa 87)
Kaygı Kavramı
Kaygı Kavramı
Soren Kierkegaard
Soren Kierkegaard
~KENDİMCE~ Bakmakla görmek arasında fark vardır. İkisi aynı şey değildir. Bakmak bir eylem, görmek ise algıyla ilgilidir. Görmek algılamaktır. Bir örnekle destekleyeyim: Yabani hayat belgeseli en çok sevilen programlardandır. Hiç olmazsa benim için. Bir ceylan otlarken onu takip eden aslan, kaplan ya da çita filme alınır. Ya da bir ırmak kenarında su içen bir zebranın tam önünde bir timsah olur. Ceylan ya da zebra avcının olduğu yere bakar ancak bir tehlike fark etmez, göremez. Sonra av olur. Aynı durum mânâ çıkarma, anlama, nedeni görme, özü görme konularında da geçerlidir. Karşısına yaralı bir çocuk çıkan biri çocuğa bakar. Ancak vicdanı yozlaşmışsa, çocuğun acziyetini, çaresizliğini görmez, anlamaz, hissetmez. Akletme, fikir üretme, fark etme konusunda da aynı şey geçerli. Karşısında yalan, düzenbazlık, samimiyetsizlik olan kişinin bakışları bunlarda olsa da aklı kıtsa, bunlara karşı umursamazsa görmez ya da görmezden gelir. Dünyadaki ulvi, görkemli, muhteşem şeyler için bu durum daha çok görülür. İnsanın çevresi tamamen mucizeyle, muhteşemliklerle, güzelliklerle doludur. Bakış her zaman bunlardadır ancak muhteşemlikler görülmez. İşte bu bakmak ancak görememek, anlayamamak, fark edememek, akledememektir. Görmesini bilen, görmekten aciz olmayan biri aynada kendine baksa bile yeterlidir.
Bakmakla görülmez ama görenler bakanlardır.
Cümle(ler) kustum...
Bir şeyler eksik, bir şeyler fazla. Yol belki uzun, belki kısa. Hem var hem yok. Çok ama az. git -gel, gel-git. Hakikat düş, düş hakikat. Düş, kalk. Arkana bakma, unut. Unutursan hatırla. Yaz sil, sil yaz. Henüz erken, vakit geç. Bakarken geçer tren. Giden geri gelebilir zaman değilse, ama -ebilir olasılıktır. Suspus, konuş. Konuşma sus. Çöz, düğüm at. Yaşa, gör. Öğren, dağ değil kumdan kale bu. Yap-boz, bozup yapabilirsen. Sessiz kuzu, kurnazımsı tilki. Doğru soru, yanlış cevap. Önce bir bardak soğuk su, üzerine bir fincan acı kahve. Kesmezse soğuk duş. Gözlerini kapatan görmez, her görmeyen kör değildir. Buzlu camdan bakmakla da görülmez gerçek. Tabi, hayvansever dediğin koynunda yılan besler. Adı Rus ruleti oynananın, silah kuru sıkı. Tiyatro bitti. İyi olup olmayacağını gecenin kendi belirler.
Kara gecede, kara taşın altındaki kara karıncayı bulmak...
Şu eğitim öğretim hayatımda edebiyat alanında bana destek çıkan, beni keşfeden birçok hocam var, ama içlerinden bir tanesi öyle bir söz söyledi ki bana, yıllardır belkide kulağımda birer öğreti olarak kalmaya devam edecekti söylediği söz.. Muhabbet ederken hangi konudan gelindiğini tam hatırlamıyorum ama söz tam olarak ezberimde; "Bakmakla görmek arasında temel fark vardır bilir misin evlat ? Herkes bakar ama göremez, her baktığın görülmez... Görmek;" Kara gecede, kara taşın altındaki kara karıncayı bulmak, manalandırmak demektir.."
Reklam
Bakmakla da görülmez...
Aramakla bulunmaz, ama bulan hep arayanlardır.
Görüntü yanıltır. Hakikat derinden yüzeye yansır. Bakmakla görülmez. İdrak etmek için derinleşmek gerek.