“Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!”
Sayfa 31 - Epsilon YayıneviKitabı okudu
Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!
Reklam
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 14 hours
Martılar ki sokak çocuğudur denizin...
Doğma büyüme deniz çocuğu olduğum için varlığını ve özelliklerini iyi bildiğim sevdiğim ve saydığım bir kuş türüdür martılar...daha dün iş yerimde denizi izlerken bir tanesi pat diye düştü önüme Jonathan gibi.Panikle yanına koştum.Bilinci açıktı ve çırpınıyordu.Ne olduğunu anlamak için parmaklarımla gagasını kitleyip kontrol etmeye başladım.İlk
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201166.9k okunma
"Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!"
''Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz.''
Sayfa 25 - Epsilon YayıncılıkKitabı okudu
Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu...
epsilon yayınları
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
Sakarya balıkları kılçığı ile yendiğinden lezzetlidir
23 hikayeden oluşuyor SFA ‘ın Mahalle Kahvesi hikaye kitabı. 1950 yılında basılmış bu hikayeler yani 1944’te siroz teşhişi konduktan 6 yıl sonra yayınlamış.. İyileşemeyeceğini, ölümcül bir hastalığı olduğunu biliyor.. Neden otobiyografisine bu kadar yer veriyorum bu incelememde çünkü belki de ölümü, intiharı, yaşama tutunma çabasını,
Mahalle Kahvesi
Mahalle KahvesiSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20127k okunma
96 syf.
9/10 puan verdi
Martı Jonathan Livingston: Kanatlarını Aç ve Hayatına Yön Ver
Richard Bach'ın 1970 yılında yayımlanan kısa romanı Martı Jonathan, sıradan bir martının özgürlük, farklılık ve kendini aşma arayışını anlatıyor. Kitap, Jonathan Livingston adlı bir martının, balıkçı teknelerinin etrafında uçuşup yemek yiyip anlamsız bir şekilde yaşayan martı sürüsünün içinden çıkarak, uçmanın ve yaşamanın anlamını
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201166.9k okunma
"Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o sıkıcı rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!"
"Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!"
Reklam
Deniz kenarında olanlara selam olsun!
minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.
Balıkçı: — Çok açgözlüdür, dedi. Bu huyunu sevmem ama, martı bu. Bu martı mahluku doymak nedir bilmez. — İnsan gibi, dedim. — Yok dedi, insana taş atma, insandan insana fark vardır, tok gözlüsü de olur. — Ama, azdır. — Çoktur, dedi.
| -Yeşil yosun, beyaz bulut, beyaz martı, mora çalan ıslak kayalar, karşıdaki mor dağlar, çıplak adalar... |
1,084 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.