210 syf.
·
Puan vermedi
Güzel bir kitap. Yüzeysel bilgiye ihtiyacı olanlar okuyabilir.
Balkanlar
BalkanlarMark Mazower · Alfa Yayıncılık · 201437 okunma
432 syf.
8/10 puan verdi
"Den danske lokkedue" yani türkçe ismiyle "Danimarkalı yem" Henrik Brun'un gazeteci Ketil Brandt'lı kitap serisinin ilk kitabıdır. Sürükleyici olmakla birlikte kitapta konusu geçen yerler o kadar dozunda anlatılmışki, ne eksik kalmış nede fazla abartılmış. Okurken Danimarka'dan Balkanlar'a uzanan yolculuk boyunca bir bir gidilen görülen ve yaşananlar okurların gözünde canlanacak kadar güzel ve akıcı bir dille anlatılmış. Kitabın baş kahramanı olan gazeteci Ketil Brandt eskiden savaş muhabiri olarak çalıştığı dönemlerden bu yana Balkanlara gitmemiştir. Arkadaşından gelen bir davetiye ve bunun ardından gelen bir cinayetle kendini yabancı bir ülkede bir karmaşanın içinde bulur. Çözmek durumunda kaldığı bir takım olaylar ve birde cinayet var ortada, fakat bütün bunların kendisine kurulmuş bir tuzak, büyük bir oyunun içinde ki danimarkalı yem olduğunu farkeder ve kendini bu durumdan kurtarmak için artık risk almak zorunda kalır.... Umarım kitabın heyecanını kaçıracak kadar çok detay vermemişimdir :)) Bu arada benim duyumlarıma göre bu serinin ikinci kitabı olan "Den Norske Lakaj" ında bu yıl türkçe çevirisi basılacakmış, ilgilenenlere duyurulur.. Herkese keyifli okumalar...
Danimarkalı Yem
Danimarkalı YemHenrik Brun · Labirent · 201414 okunma
Reklam
Ortaokul sıralarındaki Tarih Hocam, Hakkı Baba " Ortadoğu ve Balkanlar Türk'e ihanetin bedelini çok ağır ödeyecekler " demişti. * O gün çocuk aklımla anlayamamıştım. Ama bugün...Kudüs dünyanın kurtuluşunun da, kıyametin de başşehridir. Ve Kudüs Türkiye'ye o kadar yakın ki! (Kendi Notum: Yakın zamanda İsrail ve Kudüs'teydim. Olan bitenleri anlamak için İsrail ve Kudüs'ü kesinlikle görmek gerekmektedir. Ancak gören neler olup bittiğini anlar...) * (Banyo maksadı ile kandırılıp asitli su tanklarına sokulan ve gözleri kör olarak çöllerde heder olan on binlerce Türk'ün manevi faturasını da günü gelince İngilizler ödeyeceklerdir.. E.Sezer)
Sayfa 164Kitabı okudu
Türkler olmadan dünya tarihi yazılamaz.Türk etkisi Çin'den başlar, Balkanlar, Ortadoğu ve bütün Avrupa'ya uzanır.
"Almanlar ve İspanyollar kendilerini izah ederken bir kulak verin; kulağınızda hep aynı nakaratı çınlatacaklardır: trajik, trajik... Uğradıkları musibetleri veya duraklamalarını size anlatma tarzları, uç verme biçimleridir bu... Balkanlar'a doğru dönün; yerli yersiz şunu işitirsiniz: kader, kader... Kökenlerine çok yakın olan halkların, etkisiz hüzünlerini kamufle etme yolu. Mağara adamlarının ketumiyeti..."
CENK ŞARKISI Yurdunu Allah'a bırak çık yola; "Cenge!" deyip çek ki vatan kurtula. Böyle müyesser mi gaza her kula? Haydi levend asker, uğurlar ola. Ey sürüden arkada kalmış yiğit! Arkadaşın gitti, yetiş sen de git. Bak, ne diyor ceddi şehidin işit; Durma, git evladım uğurlar ola. Durma, git evladım açıktır yolun... Cenge sıvansın o bükülmez kolun; Süngünü tak, ön safa geçmiş bulun. Uğurun açık olsun, uğurlar ola. Yükselerek kuş gibi Balkanlar'a, Öyle Satır at ki kuduz Bulgar'a; Bir daha Osmanlı'ya saldıra! Git de gel evladım... Uğurlar ola. Düşmana çiğnetme bu toprakları, Haydi kılıçtan geçir alçakları! Leş gibi yatsın kara bayrakları; Kahraman evladım, uğurlar ola.
Reklam
536 syf.
9/10 puan verdi
536 sayfalık, hacimli ancak sürükleyici, güzel bir roman. Nazan Bekiroğlu, memleketine bir saygı duruşu yapmış öncelikle. Bir şehrin sakini ve seveni olarak takdiri hak eden bir davranış kesinlikle. Günümüzden 1912-1918 arasındaki yıllara gidiş gelişler var olaylar örgüsünde. Balkan Savaşları ve Birinci Cihan Harbi'ni kapsayan bu dönemde birisi Trabzon'da diğeri ise Tebriz'de yaşayan iki gencin üzerinden anlatıyor büyük hikayesini. Söz konusu şahıslar Bekiroğlu'nun anneannesi ve dedesi oluyorlar. Devrini güzel yansıtan, çok titiz bir çalışmanın ürünü. Kurgu iyi belirlenmiş. Aşkın, göçün, acıların hikayesi biraz da. 1877-78'de Türkler'in hem Balkanlar'dan hem Kafkasya'dan yürütülmesi, 1912'de Türkler'in Balkanlardan yürütülmesi, 1915'te Ermenilerin Anadolu'dan yürütülmesi ve 1916'da yine Türkler'in Doğu Karadeniz'den yürütülmesi -ki buna ölüm yürüyüşleri de diyebiliriz. Yitip gidenler, zulüm, ölüm, savaşın vahşeti... Azerbaycan'ın hali... Hepsini barındıran güçlü bir hikaye. Romanda mekan olarak geçen yerlerden birisi de bir-iki sayfayla da olsa 1916'nın Samsun'u.
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,1bin okunma
Evet! Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar'da ya kardeşçe ve el ele verilerek 'yeni bir düzen' kurulacak veya halen yaşamakta olduğumuz felaket ve acılarla dolu zelil durum devam edecektir. Ya hep birlikte kazanılacak veya, Allah korusun, hep birlikte kaybedilecektir.
Sayfa 596Kitabı okudu
340 syf.
9/10 puan verdi
Başları biraz sıkıcıydı, gazete okuyormuşum gibi hissettim ama sonradan çok güzelleşti ve heyecanlı oldu. Ayşe Kulin'in bu okuduğum 4. kitabıydı. Balkanlar ile ilgili yazılmış en güzel ve en bilgi verici romandı. Tavsiye ederim.
Sevdalinka
SevdalinkaAyşe Kulin · Everest Yayınları · 202012,8bin okunma
‘’ Gerçekte ise, bugün, Türkiye’de fikir akımları arasında yerli ve mili olan tek fikir Türkçülüktür. Faydalı veya zararlı olsun, ötekilerin hepsi dışardan gelmiştir: Komünizm, bize, Rusya’dan aktarılmış ve bir vatan ihaneti halini almıştır. Milletlerarası Yahudi aleti olan Masonluk, Balkanlar yolu ile Türkiye’ye girmiştir. Bugün itibarda olan demokrasinin vatanı İngiltere, sonra Fransa’dır. Epey taraftarı bulunan iktisadi liberalizm ve devletçilik de yabancı köklüdür. Bir zamanlar gazetelerde ve Meclis içinde taraftarları görülen Faşizm, İtalya ve Almanya’da doğmuştur. Hatta bugün Türklerce benimsenip milli bir hale gelmiş bulunan müslümanlık bile aslında Türk köklü değildir. Türk köklü tek fikir, tek ülkü yalnız Türkçülüktür. Bu bakımdan da milli şuurumuzun gelişmesi nisbetinde büyüyecek, güçlenecek ve atılışlar yapacaktır.’’
Reklam
Yaşımız ve bilgimiz ilerledikçe önce coğrafyayı tanıdık. Cihan Harbi'ndeki bozgunda topraklarımızın elden gittiğini, bize sadece Anadolu yarımadasının kaldığını anladık. Ama öğretmenlerimiz bize hep yabancı milletlerin bizden ayrıldığını, bizim de kendi topraklarımıza çekildiğimizi söylüyorlardı. Biz bu tarih görüşü ile radyolarda hergün okunan Rumeli, Kırım, Yemen türküleri arasındaki tezadı da farkedecek halde değildik. Ailemiz de ve yakınlarımız arasında Hicaz'da, Gazne'de, Balkanlar'da, hatta Azerbaycan'da savaşmış ihtiyarlar vardı; bunlar kaybettiğimiz topraklar için ağlar dururlardı. Öğretmenlerimize göre bunlar Arabın, Acemin ülkesini korumak için boş yere kan dökmüşlerdi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.