Pazar günüydü, babam evdeydi. Sabah kahvaltıya patates kızartmış, balkondaki masayı açmıştı. Birlikte hazırladık masayı. Sonra bana patatesleri verdi. Balkona çıkartırken ayağım halıya takıldı ve patatesler yere döküldü. Yere eğilip toplamaya başladım, yağlı ellerimle hızlı hızlı suçumu topluyordum, ama panikledikçe suçum ellerimden kayıyordu. Annem delirmiş gibi bağırmaya başladı. Sinirden koltuğa tekme atıyordu. Babam anneme, annem babama bağırıyordu. Yerde yağlı patateslerin arasında eriyip gitmek istiyordum. Babam o güne kadar yaşanan bütün kavgaların en yüksek sesiyle bağırdı. “Bizim mutlu bir sabahımız olamayacak mı?” Bu sorunun cevabı geçip giden yıllar içerisinden birikip, kabararak, yankılanarak gelecekti. Hayır, olamayacaktı. O sabah patatesleri mutfağa bırakıp sokağa çıktım. Henüz sokaklar uyurken parka gelen çocukların ortak kaderi, kendi evlerine sığamamış ve baştan savılmış olmalarıydı. Gözünde çapakları duran birkaç çocuk, sadece Mevla’nın kayıracağı bir çayırda başıboş kuzular gibi dolaşıyorduk. Parktaki salıncağın üzerinde gidip gelirken yere kırgınlıklarımızı düşürüyor, tahterevallinin üzerinde geçirdiğimiz saatlerde, daha en baştan olmamış hayatlarımız için hayallerimiz ve asla sahip olamayacaklarımız arasında bir denge kurmaya çalışıyorduk.
Ayakparmaklarım üzerinde yükseldim, boyum daha da uzadı. Kemerimi sıktım, belim daha da inceldi. Kendi etrafımda bir iki döndüm. Saçlarımı ve eteklerimi savur-dum. Radyoyu açtım. Balkona çıktım.
Reklam
Mezarlıktan döner dönmez bir çay demledim kendime, aldım bardağımı çıktım balkona. Baktım baktım baktım hayatıma. Bir yudum aldım çayımdan. İçimden bir şarkı mırıldan... İçimdeki şarkıyı aradım. Taa küçükken söylediğim o şarkıyı. O şarkıyı aradım. İçimde. Tam vaktiydi işte. Bulamadım. Oysa bugün bu balkonda herkes gittikten sonra, bağıra bağıra söyleyecektim şarkımı. Şarkımsa yok olmuş. Aslında hiç şarkım olmamış. Söylenmemiş bir şarkı sessizlikte kaybolmuş. O an anladım. Şarkısı olmayan Ayşe hiç var olmamış.
Sayfa 93 - Doğan KitapKitabı okudu
artık bitmiş olması, yaşanmadığı anlamına gelmez
Sonra bir gece uyanıp balkona çıktım. Baharla yazın arasında duran, insanı sarıp sarmalayan, lacivert bir geceydi. Bir yıldıza takıldı gözüm. Diğerlerinin arasında küçük görünse de pırıl pırıl parlayan bir yıldızdı. Ertesi gece aynı saatte yine oradaydı. Bir hafta sonra da. Hâlâ orada. Ona baktığımda, her zamanki yerinde gördüğümde, belki de binlerce yıllık bir geçmişe baktığımı hissediyorum. Bazen bana pırıl pırıl görünen o yıldızın belki bin yıl önce öldüğünü ve bunun sadece kendisinin farkında olduğunu da düşünüyorum elbette ama, "Olsun," diyorum kendi kendime. "O bir zamanlar gerçekten vardı."
Ayağa kalkarak , '' Şimdi dışarıya çıkıyorum. İsterseniz benimle gelirsiniz , isterseniz de buradan gidebilirsiniz. '' Cam balkon kapısından balkona çıktım. Sırtım kapıya dönük olarak parmaklığın önünde durdum. Samimi ir tanığa kısa bir mola hakkı tanımak ve ne tür bir işe bulaştığını anlamasına olanak tanımak oldum olası iyi bir fikirdir. Bu aynı zamanda benim için de nasıl bir işe bulaştığımı düşünmem için bir fırsattı.
Odun :d
Yanına gideceğime, ona, evet, ne istersen yaparız, çünkü ben bu dünyada seni mutlu etmek için varım, diyerek ayaklarına kapanacağıma, sigara içmek için balkona çıktım.
Reklam
..... Çocukken annem kapalı balkonumuzda oynamama izin verirdi. O zamanlar herkesin balkonundan farklı gelirdi bizimki. Camekanla üç yanı kapatılmış diye kendimizi zengin hissederdim. Babamın olurda balkondan düşerim diye marangoz Kemal e yaptırdığını bilmezdim. Başka balkonlara en fazla bizim kapalı balkondan baktığım için onların nasıl olduğuna dair bir fikrim yoktu. O kapalı balkonda müthiş mutlu ve özgür bir şekilde oynuyordum. Bir gün komşumuza gittik. Gerçek bir balkona çıktım. Üç yanı rüzgar alan gerçek bir balkona. Kızgındım ve mutsuzdum. Çünkü o gün, evdeki mutluluğum ve özgürlüğüm anlamını yitirmişti......... Bir kalenin önündeyim. Kim beni koydu buraya nasıl ve ne sebeple geçtim bilmiyorum. Ama anlamalıyım. Takımımı üzmemek için gol yememeye çalışıyorum. Topu takip etmem gerekiyor Dalyan. Tüm hareketleri tahmin etmem gerekiyor. Karşı takımı iyi tanımam gerekiyor. Ama ben yere uzanmak istiyorum. Sonra kalkıp anlamsızca koşmak istiyorum. Biraz sakatlanmak istiyorum. Ceza alacağımı bile bile gol yiyince bir sigara yakmak istiyorum. Kalemi boş bırakmak istiyorum. Bir tek böyle kazanacağım. Biliyorum. SİNEM SAL- BİZİM ZAMANIMIZ
Sonra kalktım; balkona çıktım. İsveç usulü üç dört derin nefes aldım.
Sayfa 84 - DERGAH YayınlarıKitabı okudu
Gün ağarırken, annemin kahve içip cenaze seyrettiği balkona çıktım
Balkona çıktım. Karşı evin terasında martıları gördüm. Aynı martılar mıydı? Martılar kaç yıl yaşardı ki?”
Sayfa 28 - Sel Yayıncılık
Reklam
Balkona çıktım. Deniz, yansıttığı ışıklara bakılırsa, kıpırtısızdı. İncecik bir serinlik yükselmeğe başlamıştı bahçeden, havuzdan. Yıldızların çokluğu şaşırtıcıydı. Turunçlu'nun uğultusu, buralara bile ulaşıyordu; ışıklarının görkemi gözümü alıyordu. Gecenin dinginliği de, kendi dinginliğim de ürkütücüydü.
Sayfa 40
Balkona çıktım. Serin bir hava vardı. Gizli bir soğuk. Yıldızların göze bulanık gelen loş manzarası, göze çarpmadan edemezdi. Ayın Işığı bile bulanıktı
Bende çıktım balkona:)
Balkona çıktım. Serin bir hava vardı. Gizli bir soğuk. Yıldızların göze bulanık gelen loş manzarası, göze çarpmadan edemezdi. Ayın Işığı bile bulanıktı
Sayfa 156Kitabı okudu
#altınıçizdiklerim
Çaydanlığa su koydum, balkona çıktım ve babamın cenazesi üzerine bir sigara yaktım. Çocukluğumdan beri düşünürdüm babam ölürse ne yaparım diye. Sigara yakacakmışım demek.
Sayfa 65 - #çatlaklardansızanlar #doğankitapKitabı okudu
o mektubu gene aldım elime okudum, okudum, okudum gün batana kadar Ve başka bir şey düşünmek için çıktım balkona, canım sıkkın. biraz bakarak bu sevdiğim kente sokaktaki insanlara, dükkânlara.
Sayfa 85
Resim