Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lambayı söndürmeden balkona çıktım.     "... gibi kar                  düşer düşer ağlar..."      Oturdum balkonda iskemleye.      Havada çıt yok.      Karanlık bembeyaz.      Uykudayım sanki.      Sanki çok sevdiğim bir insan      korkarak beni uyandırmaktan      yumuşacık dolaşır etrafımda. Üşümüyordum      Kederim
Biraz uzun ama okumaya değer :)))
Cennet feci kalabalıklaştığı için Aziz Peter sadece öldükleri günü çok kötü geçirenleri içeri almaya karar verir. Yeni politikayı uygulamaya koyacağı ilk sabah kuyruktaki ilk adamın karşısına geçer ve "Öldüğün günü anlat bakalım der," der. "Ah, berbattı. Karımın biriyle ilişkisi olduğundan emindim; o yüzden iş üstünde yakalayayım diye eve erken geldim. Dairenin her yanını aradım ama sevgilisini bulamadım. Derken balkona çıktım, bir de ne göreyim? Adamın biri balkonun kenarına tutunmuş, aşağı sarkıyor! Derhal içeri girdim ve çekici kaptığım gibi dönüp parmaklarına indirmeye başladım. Sonunda düştü ama aşağıdaki çalıların üstüne düştüğü için ölmedi. Ben de yine içeri girdim, gidip buzdolabını kaptım ve balkondan aşağı ittim. Adam ezilip öldü ölmesine ama buzdolabını itmeye harcadığım güç yüzünden kalp krizi geçirip oracıkta öldüm." Aziz Peter adamın berbat bir gün geçirdiğine ve sonuçta bir tutku suçu işlediğine kanaat getirip adamı içeri alır. Sıradakine döner ve öldüğü günü nasıl geçirdiğini sorar. "Ah, feciydi, efendim! Balkonumda aerobik yapıyordum, birden ayağım takıldı, tepetaklak yuvarlandım ve son anda alt katın balkonuna tutunmayı başardım. Tam o sırada manyağın teki geldi ve çekiçle parmaklarıma vurmaya başladı! Düştüm ama aşağıda çalılar vardı, ölmedim. Ama aynı herif bu sefer üstüme buzdolabı attı!" Aziz Peter kıkırdar ve adamı Cennet'e alır. Sıradakine döner: "E, anlat bakalım senin günün nasıldı?" "Şey," der adam, "çırılçıplaktım ve bir buzdolabının içindeydim..."
Sayfa 120 - Aylak kitap
Reklam
Bi ara balkondan adamın üstüne uçmayı düşündüm
Çok güzel uyuyordum bugünden beri.. taa ki kızın biri sokakta " imdat bana satasiyolar polis çağırın kaçıracak beni" diye bağırana kadar. İlk başta kendim rüyamda bağırıyorum sandım sonra baktım kesilmiyo balkona çıktım harbiden adamın biri kızı zorla arabaya bindirmeye çalışıyor🙄🙄🙄🙄🙄
10.Yılını Kutluyorum
Kalkın mutlu günlerin geleceği yok biz gidiyoruz deyişlerimin 10.yılını kutluyorum. Bu gün yine çok niyetlendim bir sigara içip gidecektim, Balkona çıktım bir sigara yaktım aklıma düştü şu kelimeler; Ben giderim gitmesine de, ya o gelirse buralara bensiz. Neyse sigara bitti, elime bir kitap aldım ve hala onu bekliyorum. GİDEMİYORUM!
Kızıma dedim ki büyüdüğün artık eşşek kadar oldun, gardrobunu kendin düzenleyebilirsin. 😏Tabi bunu yapmaması saatler sürdü sonunda ikna olup başladı ve 'başardım' dedim. 😎Sonra mı? Kirli sepeti dolmuş kirli olduğunu düşündüğü kıyafetlerle ayrıca odasındaki balkona bir çıktım ki 2 büyük çöp torbası kıyafet seçilmiş artık bunları giymeyeceğim dio. Diğer birkaç kıyafeti de dolaba düzenlemiş sağolsun 😒
Şakada(!) son nokta
Sokakta gördüğüm ilk insan bir camcı oldu, tiz ve uyumsuz bağırtısı Paris’in ağır, kirli havası içinden bana kadar yükseldi. Bu zavallı adama duyduğum beklenmedik olduğu kadar da zorbaca kinin nereden geldiğini söylememe olanak yok. “Hey! Hey!” diye bağırdım ona, yukarı çıkmasını söyledim. Bu arada, oda altıncı katta, merdiven de çok dar olduğundan, adamın yukarı çıkarken epey güçlük çekeceğini, kırılmaları işten bile olmayan mallarının oraya buraya takılacağını düşünüyor, bundan da bayağı haz duyuyordum. En sonunda göründü: merakla gözden geçirdim tüm camları; sonra da “Nasıl olur! Renkli camlarınız yok mu?” dedim ona. “Pembe, kırmızı, mavi camlar? Sihirli camlar, cennet camları? Ne kadar düşüncesizsiniz! Yoksul semtlerde dolaşmaya kalkıyorsunuz, ama yaşamı güzel gösterecek camlarınız bile yok!” Sonra da hızla merdivene doğru ittim onu, homurdanarak sendeledi. Balkona çıktım, küçük bir çiçek saksısı aldım elime, adam kapının önüne çıkınca, bombamı diklemesine camlarının arka ucuna doğru bıraktım; çarpma sonunda kendisi de devrilince, tüm o zavallı, gezgin serveti sırtının altında kırıldı, yıldırım çarpmış bir kristal sarayın şangırtılı gürültüsü duyuldu. Bense, çılgınlığımla sarhoş olmuş durumda, kızgın kızgın bağırıyordum ona: “Yaşamı güzel gösterecek, güzel gösterecek camlar!” Bu sinirli şakalar tehlikesiz değildir, çoğu kez fazlasıyla pahalıya da mal olabilir. Ama bir saniyede erginin sonsuzluğuna kavuşmuşlar için cehennemin sonsuzluğunun sözü mü olur?
Reklam
arkadaşın arkadaşının arkadaşı olan bi' kız var.. (ilk üç kelimede zincirleme isim tamlaması var..) neyse bizim arkadaş bu kıza dolaylı, imalı yol yapıyordu.. kız da görmezden geliyor, geçiştiriyor genelde.. arkadaşın anlattıklarına falan gülüyor, muhabbetleri iyi ama.. neyse sonra bizim arkadaş bu kızla buluşsunlar diye arkadaşını darlıyor..
Geçen yıl bugün bu saatlerde bir otobüsün en arkadaki dörtlü koltuğunda camdan dışarı seyredip değişecek olan hayatımın ölçüsünü yapıp duruyordum. Tartıya neyi koysam eksik, bir türlü ölçüyü tutturamıyordum. İçim hep yeis, yapamayacağım düşüncesi ağır basıyor: zor olacak, yaşayamayacaksın, sen/siz yok yani olacak şey mi diyordum.Ama oldu. Muhammed’in Rabbi bana her defasında kendisini hatırlatacak bir şeyler yaşatıyordu. Teraziyi hep dengede tutacaktı, çok düşünmemem gerekiyordu. O, vardı; sorun yoktu. Aradan bir yıl geçti. Bir yıl insanı büyütür mü! Yemin ederim ben bir yılda çok büyüdüm, çok yoruldum, ağladım,kırıldım,kahroldum ama olsun, değdi diyorum. Derler ya “her zorluğun muhakkak güzellikleri de olur.” diye. Oldu da, Rabbimin şanının yüceliğine her defasında şahit olup hamdettim. Bazen koca- yobaz şehir üstüme üstüme geldi nefes alamadım. Bazen manen çok zorlandım, oturdum kaldırım taşlarına ağladım. Yeryüzü tüm genişliğine rağmen dar gelmişti. Nefes almam gerekiyordu balkona çıktım mermer taşına düşen ayva ağacının çiçeklerinin filizlenmesinde umudu buldum. O -azze ve celle- her defasında güzel tarafından bakmayı öğretti bana. Bundan olmaz dediğim erkek kardeşime imanı nasip etti, ondan da oluyormuş :d Arkasında namaz kıldırana hamdolsun. Biter mi onun güzellikleri, bitmiyor vallahi. Müslüman kardeşlerimin içindeyim, dedim ya bitmiyor O’nun güzellikleri ama bizler her defasında unutuyoruz. Velhasıl kelam; Nefes alıyorum. Yaşıyorum. Mutluyum. Koca-yobaz şehri sevmeye başlıyorum. En önemlisi O’na inanıyorum, O var sorun yok. Mus’ab olarak yola çıktım, Mus’ab’ın imanından istiyorum.
Bir sigara yakıp balkona çıktım . Kendimi olabildiğince sarkıtıp , yağmurla tokalaştım . -doktorlar benim içi ; balkon , pencere gibi yüksek yerlerin , kesici-delici aletlerin ve babaannemin kalp ilaçlarının tehlikeli olduğundan bahsederler-
Balkona çıktım kendi kendime konuşuyorum.
Nüfus memuru hatasıyla doğum günüm kimliğimde 30 Mayıs olarak kaldı. Kimliğimi baz alanlar bugün, doğduğum günü bilenler 30 Ekim'de kutlama yapıyor. Hani benim kutlama konvoyum, hani Suriyeliler, hani ellerinde havaifişek patlayanlar! :d
385 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.