DOKUZUNCU MEKTUP
"Kimdi o? Yanındaki kimdi? Ne konuşuyordunuz? İşte buna dayanamam. Kahrolurum. Dün gece ne yaptın? Nereye gittin? Ah otursaydın, beni düşünseydin ya? Eğlenebildin mi bari ? Yatarken ne okudun? Sonra iyi uyuyabildin mi? Rüyanda neler gördün? Söylesene. Anladım artık beni sevmiyorsun. Sevdiğini sanmakla yanılmışım. Zaten çirkin bir adamım ben, sinirliyim, kıskancım, fazla hisliyim. Daima beni seveceğini düşünmemeliydim. Suçluyum. Kendimi sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım. Zayıf, bencil bir adamım öyleyse. Sonra yalancıyım, ikiyüzlüyüm. Seninle konuşurken seninle yatmayı düşünüyorum. Sevgiyle elini tuttuğum zaman aslında kalçalarını tutuyorum, bilmiyorsun. Kendime göre hesaplarım da var benim. Yanımda olman gurur veriyor, sevinç veriyor bana. Fakat sana kimse bakmasın istiyorum, kimse konuşmasın seninle. Hep benim ol, durmadan benim ol. Günün her saatinde ve ölünceye kadar benm ol. Beni seviyor musun? Evet mi? Öyleyse söyle. Kimdi o? Yanındaki kimdi? Nereye gidiyordunuz? Seven zalimdir biliyorsun, aşk egoisttir. Sen zalim olma. Anlamıyorsun, anlamıyorsun… Biraz anla beni. Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var. Kendimizi ne sanıyoruz? Biz neyiz ki? Sus, cevap verme. Teselliye ihtiyacım yok. Seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim. Göreceksin.''
Zaten genelde benimle konuşmaktan kaçınırdı. Bana karşı olan tutumunda büyük de bir değişiklik yoktu. Karşılaştığımız zaman hep aynı kayıtsız, hor gören, hatta biraz da düşmanca tavrını sürdürüyordu. Açıkçası beni adam yerine koymadığını gizleme ihtiyacı bile duymuyordu. Net olarak görüyordum bunu. Ama yine de bana gereksinim duyduğunu, benden bir şeyler beklediği için elinde tuttuğunu da gizlemeye kalkışmıyordu. Aramızda garip bir ilişki kurulduğunu kabul etmek gerekir; herkese karşı kendini beğenmiş ve küçümseyen bir tavır takındığı göz önüne alınacak olursa, gerçekten tuhaf bir durum bu. Meselâ kendisini çılgınlar gibi sevdiğimi çok iyi biliyor, hatta aşkımdan söz etmeme bile göz yumuyor. Aslında böyle davranmakla beni adam yerine koymadığını, küçümsediğini açıkça belli etmiş oluyor. “Senin duyguların, sözlerin umurumda bile değil” diyor sanki. Eskiden beri bana özel işlerinden söz eder dururdu. Ama asla içini bütünüyle dökmüş değildi. Üstelik o küçümseyici tavırlarına birtakım incelikler katardı. Onu üzen, huzursuz eden herhangi bir olaydan haberim olduğu zaman, eğer amacıma ulaşmak için beni bir tutsak, bir esir olarak kullanacaksa, olup bitenin ancak bir bölümünü aktarırdı bana. Verdiği bu bilgi de bir uşağın bilmesi gerekenden daha fazla değildi.
Sonsuz Kitabevi
Reklam
Baba. öylesine konuşmak için arıyorsun hep, halimi hatırımı soruyorsun; derken sessizlik koca bir ömür gibi uzuyor aramızda , ben lafı uzatacak sorular bulmak için çırpınıyorum. Sana en çok şunu demek isterdim; seni bu hayat böyle yaptı, anlıyorum, ayakta kalmak çok zordu senin için, bana karşı sevgi dolu olmayı beceremedin diye suçlamıyorum seni, Bazı geceler uykularım kaçıyor , lafını bile etmesen de sancıyan o yaralarını düşünmekten. Ben de senin o sancıyan kanından , canındanım. O can ilgiye öylesine muhtaç ki kendi üzerime yığılıp kalıyorum. Ben senin kızınım. Beni sevdiğini söylemek için bildiğin tek yol havadan sudan konuşmak, biliyorum. Çünkü benim de bildiğim tek yol bu.
baba. öylesine konuşmak için arıyorsun hep. halimi hatırımı soruyorsun; derken sessizlik koca bir ömür gibi uzuyor aramızda, ben lafı uzatacak sorular bulmak için çırpınıyorum. sana en çok şunu demek isterdim: seni bu hayat böyle yaptı, anlıyorum. ayakta kalmak çok zordu senin için. bana karşı sevgi dolu olmayı beceremedin diye suçlamıyorum seni. bazı geceler uykularım kaçıyor, lafını bile etmesen de sancıyan o yaralarını düşünmekten. ben de senin o sancıyan kanından, canındanım. O can ilgiye öylesine muhtaç ki kendi üzerime yığılıp kalıyorum. ben senin kızınım. beni sevdiğini söylemek için bildiğin tek yol havadan sudan konuşmak, biliyorum. çünkü benim de bildiğim tek yol bu.
Sayfa 37
Endişem çoğalıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Artık mektup almak için evin altında dört beş dakika durmak pek tehlikeli oluyordu, bir uşak gizlenir de her şeyi duyarsa ayrılıktan başka bizim evdeki marsıklarla ne yapacağımı düşündükçe şaşırıyordum. Öyle bir belaya girmiştim ki tarif edilmez derken bir gece mektup verirken ayağımın altında bir
Sayfa 16 - Can YayınlarıKitabı okudu
Vuruldun seni bir karanlığa gömdüler. Adını sordular, söylemedim Münevver. Üstümü aradılar yok, altımı aradılar yok. Boynu hayli bükülmüş bir tuzaktan baktılar. Cesedini gösterdiler, sana çok benziyordu. Anlamak istediler, hep uzaktan baktılar. Nasıl yaşatıldıysan öyle öldürülmüştün. Çekinmedim ağladım. Anlamadılar. Ben bir sokak lambasına
Reklam
760 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.