Tekrar kollarındayım, beni sıkıca tut Bana beni sevdiğini söyle, sana iyi davranacağım. Aradığım sensin , benim için her zaman Mükemmel, ah , Mükemmel, Öylesine Mükemmel olacaksın.
Sayfa 195 - Pena YayınlarıKitabı okudu
Ben bir günahkarım, dedi Shug. Çünkü dünyaya gelmişim bir kere. İnkar etmiyorum. Ama şu hayatta başımıza neler geleceğini anladıktan sonra başka ne olabilirsin ki? Günahkarlar hayatın keyfini daha iyi sürer, dedim. Neden biliyor musun, diye sordu. Tanrı’yı kendinize dert etmezsiniz çünkü, dedim. Hayır, dedi. Ondan değil. Biz de Tanrı’yı çok dert ederiz. Ama bir kez Tanrı’nın bizi sevdiğini hissettik mi gönlümüze göre yaşayarak onu memnun etmek için elimizden geleni yaparız. Sen şimdi bana Tanrı’nın seni sevdiğini mi söylüyorsun? Hem de onun için hiçbir şey yapmadığın halde. Yani kiliseye gitmediğin , koroya katılmadığın, papaza yemek götürmediğin ve bunun gibi şeyler yapmadığın halde? Eğer Tanrı beni seviyorsa, Celie, bunların hiçbirini yapmama gerek yok ki. İstemiyorsam yapmam. Tanrı’nın hoşuna gideceğini düşündüğüm bir sürü şey var yapabileceğim. Ne gibi, diye sordum. Mesela, dedi. Sırtüstü uzanıp her şeye hayran olmak gibi. Mutlu olmak. Güzel vakit geçirmek gibi. İşte bu bana tam kafirlik gibi geldi. Doğruyu söyle Celie, dedi, Tanrı’yı kilisede bulduğun oldu mu hiç? Ben hiç bulamadım. Tanrı’nın ortaya çıkmasını ümit eden birtakım insanlar buldum yalnızca. Kilisede varlığını hissettiğim tek Tanrı yanımda getirdiğim Tanrı’ydı. Bence diğer herkes de öyle yapıyordu. Kiliseye Tanrı’yı paylaşmaya geliyorlar, bulmaya değil.
Sayfa 198
Reklam
Ne kadar hassas olduğunun farkındaydım, babasını çok sevdiğini biliyordum, belki haddinden fazla. Hastalığının babasının ölümüyle başladığını da, beni babasının yerine koyduğunu da biliyordum ve ben onun bu duygularını sömürdüm. Beni sevmesini istedim. Bana en son söylediği sözler neydi biliyor musunuz? Onun tedavisini başka bir doktora devrettiğimi söyledikten sonra dönüp yürüdüm; arkamdan şöyle bağırıyordu: ‘Sen benim için her zaman tek erkek olacaksın, hayatıma asla başka bir erkek girmeyecek.' Korkunç sözler! Ona ne kadar zarar verdiğimin kanıtı.
Sayfa 24 - Ayrıntı Yayınları XIV
Deniz kenarında durup karşı kıyılara bakarak yeni bir kıta keşfeden kaşif tanımıyorum aslında! O yüzden, terketme beni! O yüzden, gözleri yerde yürüyen çocuk olma! Kırmızı ışıkta geçme aklımdan geceleri! Bana ölümden söz etme mektuplarında, Bir sırrı tutar gibi tut ellerimi Bir sırrı ağzından kaçırır gibi söyle beni sevdiğini!
"Beni seviyor musun Maud? Bana beni sevdiğini söyle..." "Oh Edward!" dedi Maud soluk soluğa. "Sana tapıyorum..."
Sayfa 122 - Edward,Maud
Misafir, duygulanmış bir halde ona baktı. “Beni tamamen affettiğini, beni sevdiğini bu sözlerinden anlıyorum; en içten teşekkürlerimi kabul et” dedi. Yerinden fırlayıp bütün heybetiyle Yunanlının önünde durdu. Yunanlı, misafirinin cengâverce duruşundan, şimşekler çakan koyu siyah gözlerinden, esrar dolu, kalın sesinden âdeta ürküyordu. O: “Teklifin güzel, diye sözüne devamı etti; herhangi bir başkası için cazibeli olabilirdi ama, ben bundan istifade edemem. Atım daha şimdiden eyerlenmiş duruyor, adamlarım şimdiden beni bekliyorlar: elveda, Zaleukos!” Mukadderatın o kadar garip bir şekilde birleştirdiği bu iki dost, ayrılmak üzere biribirine sarıldı. “Söyle, seni nasıl adlandırayım? Hâtıramda ebediyen yaşıyacak olan misafirimin adı nedir? diye Yunanlı sordu. Yabancı, ona uzun uzun baktı, elini bir kere daha sıkarak: “Bana çöllerin hâkimi derler; ben Haydut Orbasan’ım” dedi. SON
Reklam
199 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.