"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
‘’Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz. Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, bir zamanlar rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırmaya başlar. Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile, insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.’’ (s.
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Bazı zamanlar takılıp düşüyorum, canım acıyor, kimseler ile paylaşamıyorum. Demek istediklerimi ben susayım onlar anlasın istiyorum. Acaba öyle mi avutuyorum kendimi ? Düştüğüm yerden kaldırılmak , duymak istediklerimi değil de hissedebildiklerimi hissettiren kimseler ile olmak istiyorum.
İşte tam da bu anlara takıldığım bir zamanda postacı
Hayatım sonuna yaklaştığında, bunun başını sorgulamaya başladım artık. Ama fark ettim ki, iş işten; gerçek düşten geçmişti bile. Yaşlandıkça kuracağım hayaller azalmış, kurmuş olduğum hayaller ise tedavülden kalkmıştı. Geçmişim, gerçekleşmemiş hayaller çöplüğüne dönmüştü. Son kullanma tarihi geçmiş hayallerimi boşuna tutuyorum hafızamda. Uzak
Türkiye Birincisi
Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık
olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu
gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak
lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.
Böyle değerli bir kitabın incelemesi önce nereye yazılır diye düşünüyorum fakat cevap basit önce gönle yazılmalı daha doğrusu önce gönül anlamalı bu kitabı sonra belki kaleme, deftere sıra gelir. Sahi ya kalem mi kullansam birkaç satır yazarken, yok olmaz. Neden? Aylardır kalem, kağıt almamışım elime. Aslında var ama başka başka sebeplerden
Nedendir bilinmez birşeyi bedava dağıtıyorlarsa eğer, bir heves herkes bedava sirke baldan tatlıdır diye alır hatta kapışır sonra sanki değersizmişçesine hiç ehemmiyet vermez..ya bi köşeye atar, ya hor kullanır, ya çöpe atar ya da hiç gözünün yaşına bakmadan birine veriverir.. Hele de bu bedava kitapsa durum daha vahimdir bazen..Kütüphanesinde
Gecenin bu saatinde beni uyatmayan, beynimi pirana gibi kemirip duran o düşüncelerimi yazıya dökmeden rahat edemedim. Herkesin derdi başından aşmışken, herkes dermanı başkasında arıyor. Benim gibi güzel yürekli, karşısındaki insana canını verebilecek harbi insanlarsa işte gecenin bu saatlerinde böyle kendini yazıya şiire döküyor...
Nasıl anlatsam
Aynı seslerden oluşmuş, iki heceli, görünüşte ve söylenişte basit ama manası umman kadar derin bir kelimenin insanın hayatında nasıl koca bir boşluk oluşturduğunu yalnız o kelimeye sahip olamayanlar bilir. Yalnız, onlar bilir bu kelimenin hayatın tam merkezinde yer aldığını ve yokluğunun nasıl büyük hasarlar verdiğini. Bir defaya mahsus sahip