Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Parsley başını, kuşlarınkini andıran bir hareketle yana eğdi. "Emin misin?" Serilda cevap veremeden Meadowsweet biraz daha yaklaştı ve boynundan ince bir zincir çıkardı. "Bunu da," dedi, "yardımlarının karşılığı olarak kabul eder misin?" Kolyeyi Serilda'nın açık duran avcuna bıraktı. Üzerinde küçük, oval bir madalyon vardı. Her iki mücevher de ay ışığında altın gibi parlıyordu. Gerçek altın. Gerçekten çok değerli olmalıydılar. Acaba orman halkı bunlarla ne yapıyordu? Serilda hep onların maddi zenginlikleri önemsemediklerine inanmıştı. İnsanoğlunun altın ve değerli taşlara olan düşkünlüğünü nahoş, hatta iğrenç bulduklarını düşünürdü. Belki de bu armağanları Serilda'ya bu kadar kolay vermelerinin nedeni de buydu. Ama Serilda ve babası için bunlar daha önce hiç sahip olmadıkları bir hazine gibiydi. Ama yine de... Başını salladı ve elini onlara uzattı. "Bunları alamam. Teşekkürler, ama... Size kim olsa yardım ederdi. Bana bir şey vermenize gerek yok." Parsley hafifçe kıkırdadı. "Buna inandığına göre, insanları pek tanımıyor olmalısın," dedi burukça. Çenesiyle hediyeleri işaret etti. "Bu armağanları ka-
Reklam
"Yardım edebildiğime sevindim," dedi Serilda. "Mahzenimde ne zaman isterseniz saklanabilirsiniz." "Sana borçlandık," dedi Meadowsweet. Serilda başını iki yana salladı. "Duymamış olayım. Inanın bana, bu macera tehlikeye atılmaya değerdi." Kızlar birbirlerine baktılar ve aralarında her ne geçtiyse, Serilda bundan pek hoşlanmadıklarını anlamıştı. Ama Parsley kaşları çatık, parmağında bir şeyle oynayarak Serilda'ya yaklaştığında yüzünde bir tür kabullenme ifadesi vardı. "Her sihrin bir bedeli vardır, dünyalarımızı bu şekilde dengede tutarız. Bu geceki yardımının karşılığında bu hediyeyi kabul eder misin?" Nutku tutulan Serilda avcunu açtı ve kız oraya bir yüzük bıraktı. "Buna gerek yok... Hem ben zaten herhangi bir sihir yapmadım."
BİR BARDAK SU
Harun Reşid, makamında otururken, devrin hürmete şâyân âlimlerinden biri yanına gelir ve ona: "Bana nasihat eder misin?" der. O sırafa Harun Reşid'e içmek için bir bardak su getirirler. Âlim kişi sorar: "Ey Hârun, bu bir bardak suyu bulamayacak olsan onu temin etmek için bütün saltanatını feda eder misin?" Harun Reşid hiç düşünmeden: "Evet" cevabını verir. Su içilmişti. Bu sefer yine o âlim zat: "Ey Hârun, içtiğin bu bir bardak suyu dışarıya çıkaramayacak olsan, onu çıkarmak pahasına saltanatını fedâ eder misin?" Harun Reşid yine hiç düşünmeden: "Evet" karşılığını verir. Aynı kişi, Harun Reşid'e dokunaklı bir sesle ve tane tane şöyle der: "Bir bardak su ve bir avuç idrar değerinde olmayan saltanatın neyine güvenirsin?"
Askerler Yardım
Orada sana hastabakıcılık ettirdimdi. Hatırlarsın ya? Burada da bana yardim eder misin, ha? Zaten arada büyük bir fark yok, ha senin minimini maymuncukların, ha benim sevgili ayıcıklarım! Zaten ikisi ruh itibariyle öyle birbirlerine benzer ki... Aynı saffet, aynı temiz çocuk yüreği, hem de ateş karşısında yandıkları bu aylarda benimkilere yardım, daha ecirli bir iştir, küçük kız...
Sayfa 221
Mary And Max
Seninle hiç alay edildi mi? Bana yardım eder misin?
Reklam
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan da onlarla sobbet ediyor, "Nerelisin?", "Kaç kardeş siniz?" gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası kırmızı olan bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?" Delikanlı, hazır ol
Seni kurtarmaya kimse gelmedi sevgilim Çünkü sen yol yardım da dahil hiç bir yardım kuruluşunu arayıp çağrıda bulunmadın. Herkes seni halinden memnun bir hayatın var sandı Devlet kurumları da buna dahildi. Evinize gelen posta paketlerini hep yüzlerine gülerek açtın. O kapının arkasına saklanıp bozuntuya verme diyerekten sırtına silah
Yüzünde savunmasız, özlem dolu bir ifade vardı. “Eğer buna hazır olduğuma karar verirsem, bana yardım eder misin?
Reklam
'Bir kitap yazmam için de bana yardım eder misin?' 'Tabii ki. Kitabı nasıl başlayacağını düşündün mü?' Gülümsedim. 'Evet. Şöyle başlayacağım: Bütün çocuklar karanlıktan korkar...'
"Bir kitap yazmam için de bana yardım eder misin?" "Tabii ki. Kitaba nasıl başlayacağını düşündün mü? " Gülümsedim. "Evet. Şöyle başlayacağım: Bütün çocuklar karanlıktan korkar..."
Ana-Babanın Evladı Üzerindeki 80 Hakkı
İmam-ı Nesefi hazretleri bildiriyor ki: Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefatından sonradır. Sağlığında olan kırk haktan onu bedenle, onu dil ile, onu kalble, onu da para iledir. Bedenle olan hakları: 01- Hizmet ederek rızalarını almak. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Ana-babasına hizmet edenin
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111,2bin okunma
Bakara
‌ ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Bakara 2 ‌ اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak
851 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.