Bir defasında, tam 14 Temmuzda, yani Fransızların millî bayramında, bir Fransız teknesi gecelediğimiz koya demir attı. Argo deyimle, “şunlara bir kıyak yapalım” dedik. Yarı yarıya suyla doldurduğumuz şişelere mumlar diktik; Büyük Fransız İhtilâli’ni anmak için, komşu tekneye küçük bir alev filosu saldık ve hep bir ağızdan millî marşları La Marseillaise ’i söyledik. Fransızlar duygulandılar, bizi alkışladılar, bravo! diye bağırdılar. Ama ondan sonra, biz birazcık azdık. Enternasyonal’ den tutun da Bandiera Rossa ve Commandante Che Guevara’ ya kadar, bildiğimiz devrimci marşların ve şarkıların hepsini avaz avaz söyledik. Anlaşılan Fransız burjuvaları pek hoşlanmadılar bundan. Teknelerinin bütün ışıklarını söndürüp, bir ölüm sessizliğine gömüldüler.
YKY- epubKitabı okudu
Reklam
Bizi kıskanıyorlar, deniyordu çarşıda, pazarda ve evlerde, aynı sözler radyolarda, televizyonlarda yankılanıyor, gazetelere de yansıyordu, bizim vatanımızda ölünmemesini kıskanıyorlar, bu yüzden kendileri de ölmemek için topraklarımızı işgal ve ilhak etmek istiyorlar. İki gün içinde bayraklar açıldı ve sert adımlarla yapılan yürüyüşlerde, marsellaise, ça ira, maría de la fuente, himno de la carta, no verán país ninguno, bandiera rossa, portuguesa, god save the king, enternasyonel, deutschland über alles, chant du marais, as stars and stripes türünden marşlar söylendi ve askerler önceki görev bölgelerine dönerek, pür silah vaziyette, gelecek saldırıyı ve sonrasında kazanacakları zaferi beklemeye koyuldular.
Sayfa 63