“Eğer dünyada herkesin yaşamasına yeter derecede yer varsa, yaşamak için gerekli olan toprağı bize versinler. Şüphesiz bunu gönül rızası ile yapmayacaklardır, işte o zaman da herkesin kendi hayatı için mücadele etmek hususunda sahip olduğu hak, işe müdahale edecektir. Sonunda tatlılıkla çözümlenemeyen iş yumrukla halledilecektir. Ecdadımız, vaktiyle kararlarını bugünkü manasız barışçılık anlayışı içinde verseydi, şimdi elimizde bulunan milli toprağımızın üçte birine bile sahip olamayacaktık ve böylece Alman milleti de Avrupa'da geleceğini düşünmek derdinden (!) kurtulacaktı.” Alıntı Şuradan Kavgam Adolf Hitler
Tao te-ching zorun doğası konusunda gayet açıktır. Kendimizi ya da dünyayı iyileştirmek için, ister fiziksel ister manevi olsun, zor kullanırsak sadece enerjimizi tüketmiş ve kendimizi za- yıflatmış oluruz; "zoru güç kaybı izler." Savaş açan, bunun sonucuna katlanacaktır: "şiddet kullanan bir insan, kendisine karşı kullanılan şiddetle ölecektir." Tam tersine, teslimiyet herhangi bir şeyin üstesinden gelmenin çoğu kez en iyi yoludur: "Gök kubbenin altında hiçbir şey sudan daha yumuşak ve kendini teslim etmiş değildir. Ama gene de sağlam ve güçlü olana saldırıda ondan daha iyisi yoktur; onun eşiti yoktur. Zayıf olan güçlü olanın üstesinden gelebilir; yumuşak ve esnek olan sert ve katı olanın üstesinden gelebilir." Taoistlerin tavsiye ettikleri nazik barışçılık, savunmacı bir boyun eğme tarzı değil, enerjinin yaratıcı ve etkin kullanımı için yapılan bir çağrıdır.
Sayfa 98
Reklam
Fiziki bakımdan dejenere olmuş, iradece zayıf, korkakça barışçılık telkin eden bilginlerden kurulu bir millet, asla cennete gidemez. Hatta dünyada bile kendi hayatının güvenliğini sağlayamaz.
Sayfa 574
Eğer dünyada herkesin yaşamasına yeter derecede yer varsa, yaşamak için gerekli olan toprağı bize versinler. Şüphesiz bunu gönül rızası ile yapmayacaklardır, işte o zaman da herkesin kendi hayatı için mücadele etmek hususunda sahip olduğu hak, işe müdahale edecektir. Sonunda tatlılıkla çözümlenemeyen iş yumrukla halledilecektir. Ecdadımız, vaktiyle kararlarını bugünkü manasız barışçılık anlayışı içinde verseydi, şimdi elimizde bulunan milli toprağımızın üçte birine bile sahip olamayacaktık...
Gerek yüzyılın birikimini yaratmış olan İslam kültürünün, gerekse yepyeni bir ülke yaratmış olan Atatürk döneminin en önemli ortak özelliği barışçılıktır. Birbiri ile uzlaşmaz gibi görünen İslam Osmanlı ile laik Türkiye, barışçılık ideolojisi üzerinde buluşmaktadır.
Nükleer soykırım tehlikesi barışçılığı tetikliyor, barışçılık yayılınca savaşlar azalıyor ve ticaret canlanıyor, ticaret de hem barışın kârlılığını hem de savaşın maliyetini artırıyor. Zamanla bu döngü, savaşa karşı belki de diğerlerinden de daha önemli bir engel yaratıyor.
Reklam
Geri17
77 öğeden 71 ile 77 arasındakiler gösteriliyor.