Kabus
Zamanın tık tıkları, Güder yaratıkları. Kan sızan pençesinde Beynimin yırtıkları. Hayal, dalgıç ki arar, Denizde baktıkları. Bu ne dünya; ne dünya, Çerçöpten çattıkları!..
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Reklam
"Sevdiğini sînesine sarmayan Ne yaşamış, ne yaşıyor, ne yaşar..." •| Neşet Ertaş ~✿~ Bazı şeylerin eksildiğini hissederiz her köşe başında. Yaşadığımızı zannederiz bir ikindi üstü oturduğumuz taş duvarlarda. Gölgesindeyizdir misafirliğin fakat uzun sürmeyecek. Bu dünya kadar uzun sürmeyecek. Nihayetinde herkes gelip geçecek ve sonra insan yine kendiyle kalacak. Ellerimiz hüzünlerimizi toplayıp yüzümüze sürecek. Serin bir yastığa baş koyunca şafağa ancak gecenin yolunu izleyerek ulaşılabileceğiz... -'Evvel refîk ba'del-tarîk' demiş eskiler.🌷 Yani önce yoldaş, sonra yol. Nereye gittiğinden çok, kiminle gittiğin; nereye gittiğinden çok neye gittiğin önemlidir çünkü. Yoldaşın varsa, yol yorsa da güzeldir. ~✿~ ❍ ••• youtu.be/y_P5EwlHsng?fea...
iktidar değişir polis mit değişir. sonra yargılamalar
Kamu yararı, kamu hizmeti unutulmuş, köşe dönmecilik baş tacı edilmişti
Âh hüzün âh gece , yine yeriniz baş köşe ... "Bazen eğilip sormak istiyor insan: - Toprak! sana da yük oluyor muyum diye ..." Ne güzel özetlemiş usta ; - sen beni gülünce mutlu mu sandın yalandan yüzüme gülen dünyada.
Reklam
06.03.2024
İçimde bir şehir var, sokakları dar ve karanlık. Yalnız yürüyorum bu sokaklarda, nereye gittiğimi bilmeden. Her köşe başında bir hüzün, her adımda bir keder var. Dışarıdaki dünya ise bambaşka. Renkli, ışıklı, kalabalık. Ama ben o dünyaya ait değilim. Sanki bir camın arkasından izliyorum her şeyi, dokunamıyorum, hissedemiyorum. Ne içimdeki sokaklara sığabildim ne de dışarıdaki dünyaya. Sanki iki dünya arasında kalmışım, ne oraya ne de buraya ait. Arada sırada bir pencere açılıyor içimde, dışarıdaki dünyayı görebiliyorum. Güneş ışığı yüzümü okşuyor, rüzgar saçlarımı tarıyor. O an, bir anlığına mutlu hissediyorum. Ama sonra pencere kapanıyor ve ben yeniden karanlığa gömülüyorum. Yalnızlığımla baş başa kalıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Sanki bir labirentteyim, çıkış yolu bulamıyorum. Tek isteğim, bir yere ait olmak. Bir yere, bir insana, bir şeye... Ama nereye ait olacağımı bilmiyorum. Belki bir gün, bir yerlerde, birisi beni anlar. Beni kabul eder. Beni kucaklar. Belki bir gün, bir yere ait olurum. Ama o güne kadar, yürümeye devam edeceğim. İçimdeki sokaklarda, dışarıdaki dünyada. Belki bir gün, bir çıkış yolu bulurum. Belki bir gün, bir yere ait olurum.
Adam adamsa.. Oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, baş köşe bile eşik olur ona!
Şems-i Tebrizi
Şems-i Tebrizi
Ağrı Kesici (Yara)
Belki de Ambulans şöförüydüm bu hayatın,Hani O Kim olursa olsun herkesin yarasına koşup kendi yaralarını kendi saran.Belki de Palyanço,Hani O herkesi güldürüp kendi başına Ağlayan. Belki de Yaprakları diğer ağaclara benzemeyen bir çam ağacı altında,Diğer insanlardan farklı olmak istemiştim belki.. Ama kabuk tuttu artık yaralarım,Duruyorum usulca köşe başında, Ama ne nâfile,Geriliyor seni düşündükce ellerim,Gerildikçe tekrar acıyor,Tekrar kanıyor.. Tuz bas diyorlar,yıka geçer diyorlar. Tuzlu suya sokuyorum sonra, İşte seni düşünmek,Yapma etme,Diyenlerin arasında Çok sevdin be diyenler oluyor.. Karışıyorum sonra.. Ama düşünmüyorum seni,Bakıyorum geçiyor yaralar. Hâlbuki Yarayı geçirenler Bantlar değilmiş onu anladım. Sonra vazgeçiyor muyum seni sevmekten ? Bilmiyorum ama.. Artık Allah'ı anıyorum,E tabi ne nâfile gülüşün geliyor aklıma,Duama seni de katıyorum.. (II.S 1948 Yara)
Hainin Oyunu
Jennifer A. Nielsen
Jennifer A. Nielsen
Hainin Oyunu benim okuduğum beşinci fantastik roman serisi. O yüzden yorumlarımı genelde önceki kitaplarla karşılaştırarak yapıyor ve derecelendiriyorum. Merak uyandırıcı kısımlar mevcuttu elbette ama tahmin edebileceğiniz türden kısımlar bunlar yani ter köşe olacağınız çok az sahneler-sırlar var. Kitabın dili, sade ve akıcı, aslında bir iki günde rahat bitirebileceğiniz bir roman. Konusu ise: bir prenses gibi yetiştirilmesi için çabalanan baş roldeki kızımız yani Kestra, aykırı, inatçı ve savaşçı. Babası onu evlendirmek istediğinde bunu kabul etmediği için ve daha önceki bir zamanda kaçırıldığı -yani zayıf görüldüğü- için evinden uzaklaştırılıp tabiri caizse sürgün hayatı yaşıyor. Bir gün babası onu başkente çağırdığı için garnizonla beraber yol alırken yolunu Koraklar
Hainin Oyunu
Hainin Oyunu
-isyancılar- kesiyor ve Kestra’ya hainlik yapması için tehdit ediyorlar. Hainin Oyunun ikinci kitabını da çok kısa bir süre sonra okuyacağım. Kitap hakkındaki düşüncelerim genel olarak iyi yönde. Sadece büyük bir hayranlıkla okumadım başka kitaplara nazaran. İkinci kitabın daha heyecanlı olacağını düşünüyorum çünkü birinci kitap aşırı iyi bir yerde bitmişti.
Reklam
uyuklayan misafir odası
içinden geçenlerin,ciğerlerini nefesleriyle doldurup kaybolanların sakince terkettiği karanlık boyasız dört duvara bakarak iç geçirdi. ayaklarında oluşan yaraların vakti zamanında yanlış yerlere basmaktan,kalbinde oluşan yaralarında vakti zamanında yanlış bedenlere ve ruhlara selam vermekten kaynaklandığını anlamıştı,karşısında dört duvar vardı
Yazılmayan yarım bırakılmış, Hergün vazgeçtim diyip, Tekrar yeniden başlamış, karşısına çıkmış. Vazgeçtim demiş, Baharda yine beklemiş, rüyalarda onu görmüş her köşe başında onu beklemiş yorulmuş, Vazgeçmiştim demiş, Adam karşısına çıkmış, Kendine yol çizip gitmeyi unutmayı seçtiği anda yeniden gelmiş, olmayacak olasılıklar peşinde bir kitabın baş kahramanı olarak karşıma çıkma demiş, Adam yine gelmiş, Umut etmek zorunda kalmış... Umut etmek, vazgeçmek tüm olasılıklar içinde olmayacak diyip olmayacak bir şeyin peşine düşmek gidememek hep gittiğini sanmak, inkar etmek unuttum demek başka yerlerde aramak aradığını sanmak sonra hayır hayır bu değil ben bu değilim demek, kendini kaybetmek kendini bulmaya çalışmak sonra yine sadece onu bulmak Tüm ihtimalleri yok saymak, ihtimaller peşinde koşmak. Sonra vazgeçtim demiş, adam tekrar karşısına çıkmış...
Kargalar uçsa, Rüzgar esse, Bir köşe de, oturup düşünürüm, Karamsarlıklarımla baş başa, Kaybolurum zihnimin derin çukurlarında, Kim tanır beni, Yabancının biri, Belki Dünya bana yabancı, Belki de ben kendime yabancı.
427 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.