Utanç bizi ikiye böler. İkiye bölünmenin en dayanılmaz yanı, iki parçanın da hala canlı olmasıdır. İnsan herhalde bu yüzden kendini öldürmeye kalkışır. İkisinden biri gitsin, der.
Barış Bıçakçı’nın 2008’de yayınlanan ,37 bölümden oluşan öykü tadında romanı..
Romanın konusu; Başak isimli genç bir kızın intiharının onun hayatındaki yakın uzak insanlar üzerindeki etkilerini
"Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avcumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgulüm. Kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. Kendi kendime, sanatçı tecrübesi olmayan insandır, diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olmayan insandır, ama şimdi sen karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü, olmadı işte.
Nafile."
EYLÜL İNCE'DEN
Bir kitap düşünün ki içinde aşk olsun; babanın üvey evladına duyduğu, annenin öz kızına… Yine babanın alkole ve sigaraya, hepsinin 6 rakamına!...
Biraz karışık oldu değil mi?
Kişisel kitap okuma defterimden: En sevdiğim, kendime en yakın gördüğüm, kitaplarını okurken en "sohbet ediyor gibi" hissettiğim yazarlardan biri desem sanırım fazla olmaz da eksik bile