Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Yakın zamanlarda önerdiklerim arasından ve eğitim hayatımdan kalan izler ile okumak için yerli yazar bulma sıkıntısı çekenler için bir yazar seçkisi hazırladım. Şimdilik 113 yazar mevcut. Tabii ki hepsini saymam mümkün değil lakin edebi birikimimin el verdiği ölçüde tanınan, unutulan; öykü, roman, deneme, şiir, tiyatro, eleştiri vb. türlerin
“Bütün hayatlarını bir arada geçirdikleri en yakın arkadaşlarını dahi aslında tam olarak tanımıyorlar. Ne şehirleri ne insanları tanıyoruz. Birbirimizin dünyasına girip çıkıyoruz, öyle sanıyoruz ama yaptığımız tek şey turistik gezi.”
Sait Faik büyük bir sevgi içinde;yoksulları ,balıkçıları,İstanbul'u ,Marmara Denizini,adaları,martıları ,rüzgarı,deniz üstünü,deniz altını ve daha nicelerini
şiirsel bir anlatımla dile getirdiği öyküleriyle edebiyat tarihimizin ölümsüzleri arasında yerini almış usta bir yazar...
Kırk sekiz yıl süren kısa yaşamına edebiyat ve sanat
Martin Luther King, "Yaşamın uzunluğu değil, nasıl yaşandığı önemlidir." der. Aşık Veysel'inki kendi yaşadığı döneme göre hem Türkiye ortalamasının üzerinde, uzun hem de dolu dolu yaşanmış bir ömür. Neler sığdırmamış ki "uzun ince bir yol" diye tanımladığı yaşamına. Küçük yaşta gözlerini kaybederek başlıyor hayatın acı yüzüyle
“Biz Amerika’dayken küçük bir kızın günlüğü yayımlanmıştı. Amsterdam’da bir evde iki yıl boyunca ailesiyle gizlenmeyi başaran ama sonunda yakalanıp toplama kamplarına götürülen ve bir daha geri dönmeyen bir kızın günlüğü...”
... O günden sonra onu görmedim hiç... Ne dedim de darıldı? Var mıydı, yok muydu, bak bugün dördüncü gün. Sonraki elli iki senenin ilk günü...
Başar BAŞARAN
Selam, muhitin parlak ve cilalı çocukları...
Ne yapıyoruz; bol bol okuyoruz, bol bol yazıyoruz!
Kafa dergisinin 47. sayısının incelemesini yapmaya çalışacağım, umarım dergi adına nice bilgilerden ve derlemelerden faydalanmanızı sağlayabilirim!
Evet, derginin kapağında bizi değerli usta Ara Güler karşılıyor ve bizlere ''Hüznün de resmi
Yazar Başar Başaran, 2002'de Birgün gazetesinde yayımlanan yazısında bu durumu şöyle ifade etmişti: “İnsanlar kavramlarını kaybettiklerinde artık onların yokluğunun acısını da duyamaz olurlar. Mevcut düzensizliği, olması gereken zannederek yaşamaya başlarlar. Bu yoksullaşmadır. Kant, “kavramsız algılar kördür' derken kavramları olmayan insanın bu durumunu anlatır. Baktığını göremeyen bir insan, yaşadığı sorunun da adını koyamayacaktır."