“Erkeğin en büyük korkusu başarısızlık, kadının ki sevilmeme korkusudur,"
Bütün kilitli kapıları açacak anahtar senin zihnindeyken bu başarısızlık korkusu da nerden geliyor?
Reklam
"Büyük edebiyat yapıtlarında okuduklarımızdan Aşk'ın Istırap'ı içerdiğini ve Aşk'ın yolumuza çıkacağına ilişkin örtük, hatta belki de mantıki bir vaat varsa, seve seve bir Istirap pratiği yapabileceğimizi biliyorduk. Korkularımızın bir başkası da buydu: Yaşam'ın Edebiyat gibi çıkmayacağı korkusu.Ana babalarımıza bir bakın, Edebiyat'in malzemesi miydi onlar?En iyi olasılıkla, gerçek, hakiki, önemli şeylerin olabileceği toplumsal bir arkaplanın parçası olarak,seyirci ve izleyici durumuna özlem duyabilirlerdi onlar. Neler gibi? Edebiyatın sözünü ettiği şeyler gibi: aşk, seks,ahlak, dostluk, mutluluk, istırap, ihanet, zina, iyi ve kötü,kahramanlar ve kötü adamlar, suç ve masumiyet, hırs, güç, adalet, devrim, savaş, babalar ve oğullar, anneler ve kızlar, topluma karşı birey, başarı ve başarısızlık, cinayet, intihar, ölüm, Tanrı."
Sayfa 19
Mutluysak, ne diye bu kadar mutluluk propagandası yapılıyor? Mutluluk endüstrisi, insanların gerçek mutsuzluğuna verilen sisteme özgü bir cevaptır; mutsuzluk, kar amacıyla kullanılır. Ruhsal acıların özünde, çoğu kez üstü örtülü, başka ifadelerle süslenmiş, derin bir korku bulunmaktadır. Bu korku, çok çeşitli görünümlerde ortaya çıkar: "Sağlıklı" insanda, başkalarının kendi hakkında ne düşünebileceği korkusu olarak; konuşma korkusu olarak; amirlerden ve rakiplerden, üniformalardan ve kurumlardan duyulan korku olarak; cinsel ilişki öncesinde ve sırasında beliren korku olarak; başarısızlık ya da hastalık korkusu olarak vs. Bu toplumun hayatında her yanda bulunduğu için göze batmayan bu korkuya, çanak yalayıcı üniversite psikologları "normal" der, ama gerçekte, normalden başka her şeydir. Bu korku, bütün hayatımızı zehir eden kötü bir hastalıktır. O, yalnızca bireysel hayatımızın değil, bütün bu toplumun ayrılmaz parçası durumundadır. Bu korku, kapitalizmin malıdır.
KİŞİSEL GELİŞİM KONUŞMALARININ ZIRVALIK'TAN BAŞKA BİR ŞEY OLMADIĞINI SAVUNAN BİRİ OLARAK GELDİĞİM NOKTA... Biz insanların, ne yazık ki erteleme hastalığı bulunmakta. Bir şeyleri başarmak istiyorsak ilk yapmamız gereken ertelemeyi bırakıp bir an önce eyleme geçmek olmalıdır. Eylemi geçtiğimizde, yüzleşmek istediğimiz korkularımız ve
Erkeğin en büyük korkusu eksik ve yetersiz olmaktır.
Tıpkı kadınların almaktan korkmaları gibi, erkekler de vermekten korkarlar. Kendini başkalarına vermeye açmak, başarısızlık, hatalı bulunmak ve onaylanmama riskini de beraberinde getirir. Bu sonuçlar son derece acı verir, çünkü erkek yanlış da olsa, bilinçaltında kendisinin yeterli olmadığı inancına sahiptir. Bu inanç çocukluğunda, ondan her seferinde daha başarılı olması beklendiğinde yerleşmiştir. Kazandığı başarılar farkedilmediği ya da takdir görmediği zaman bilinçaltının derinliklerinde kendisinin yeterli olmadığı inancı pekişmiştir.
Sayfa 170 - Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
Reklam
757 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.