Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkiye'de basın Türk değildir.
Bu ülkede bilim artık insanlığa değil sahiplerine hizmet ediyor Taylor. Hepimizin sahipleri var. Bize ait bir yaşamın olduğunu mu sanıyorsun? Bütün insanlık sadece birkaç kişinin lanet olası işlerini yürütmek için çabalıyor. Din, medya ve basın da kullanılarak bizi illüzyonel yanılgı içinde tutmaktalar. Bu sayede de beyinlerimiz uyutulup, uyuşturuluyor. Bilinçaltımız onların istedikleri pazarlama tekniklerini uyguluyor. Her şeye rağmen oturmuş kendimizin oynadığı oyunu izliyor ve kendi aptallıklarımıza gülüyoruz. Tabi ki bunlar da zaten sahiplerimizin tam olarak istedikleri. Ama yine de ayakta duran ve dünyanın birçok yerinde bağımsızlığından ödün vermemiş, tek amaçları insanlığın geleceği için bilim mantığıyla işleyen yerler de var…
Reklam
Sri Lanka, Hindistan veya Tayland'da bir çocuğu başına dokunarak veya hafif fiskelerle sevmeye kalkarsanız bu bir faciaya yol açabilir. Bu ülkelerde başın, ruhun bulunduğu yer olduğuna inanılır.
Başın, dişin ağrımasın, için bir garip burkulmasın da, nerede olursan ol! Yeter ki yaşa.
Ne olur, bana söyleme! Aman ha, söyleme! Demokrasi adına halk dalkavukluğundan bıktım usandım artık! Bütün kurumlarıyla işlemeyen bir demokrasi neden kutsal inek olsun? Şöyle söyleyeyim, düşün bak, eğer basın bir tekeller basınıysa, işbirlikçiyse ve sen bu basına karşı çıkıyorsun, demokrasi var diye, böyle bir basının özgürlüğünü nasıl savunursun? Çayırtepe Karakolu'nda senin başına gelenleri askerlere yükleyip, rahatlayacak kadar safdil olamazsın, dökülen her damla kandan başta Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan, o dönemin bütün sivil siyasileri sorumludur! Bir başbakanın icrası, on yedi yaşında bir çocuğun boynuna geçirilen iple sonuçlanıyorsa, o adam hiçbir şey yapamıyorsa, intihar etmesi gerekli değil midir? Yok, böyle gergedan derisi yüzsüzlüğü! Hıyanet özgürlüğü diye bir şey olamaz. Diyorum ya, çıkarcı'bir değerlendirmeyle SHP açısından baktığım zaman da anlamıyorum! Şöyle ya da böyle temizlenmiş bir siyasal arena var. Neden tertemiz başlayamayasınız? Neden gidip yine o adamların popolarına giresiniz? Neden pisliğe bulaşmamış kadrolara şans tanımazsınız? Bu 'asr-ı saadet' yutturmacası nereden çıkıyor?
Sayfa 289Kitabı okudu
“Ve ne yazık ki aşk ve acı iki ayrı başın koyulduğu aynı yastıktı.”
Reklam
Ne aklım kaldı benim, ne dinim, Ne kararım kaldı benim, ne sabrım, Gel ne olur, gel artık. Ne gönlümün derdini sor bana, Ne sararan yüzümü sor bana, Ne içimin ateşini sor bana, Gel gözünle gör, gel artık.
Hayal-i bi-kararında geçip bir sussuz badiyeyi bekler zumumu intizarla Adalar sahilinde serian Şadiye'yi. Ve der ki : "nerede o mis kokulu leylaklar?" der ki : "sararıp solmak üzre yapraklar," der ki : "bana mesken olunca topraklar, beni şad et Şadiye başın için..."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.